petshop
kurtköy escort

deneme bonusu veren siteler deneme bonusu 2023 deneme bonusu veren siteler

sansa
sans

ZZZZZZ “UYKU ZAMANI”

Kültür-Sanat 29.09.2021 - 16:49, Güncelleme: 10.02.2023 - 01:39 2968+ kez okundu.
 

ZZZZZZ “UYKU ZAMANI”

ZZZZZZ “UYKU ZAMANI”
Uyumayın ahali! Gençlik elden gitmiyor! Ah, vah, tüh demeyin! Her şey yolunda, “Every things are okey!” Bütün insanlık tarihi boyunca insanoğlunun gelişim dönemi özellikleri bir şekilde bilim insanlarının inceleme ve araştırma konusu olmuş, raporlaştırılan sonuçlar kitaplar/ciltler halince bizlere kadar ulaştırılmış. Kütüphanelerde bu sonuçları görebiliyoruz. İsterseniz internetten de bazı bilgilere, hatta belgesellerde görüntülere bile ulaşmanız mümkün. Giyim-kuşam, yeme-içme, sosyal alan, kişilik özellikleri yaşayan toplum bu özellikleri gösterdikten yıllar sonra raporlaştırılmıştır. Bizler de buna göre verilen hükümleri çeşitli mecralardan okuyoruz, öğreniyoruz. Örneğin Anadolu Türk Tarihi dönemi insanları “İslami usullere uygun olarak giyinir, savaşçı bir toplumdur, göçebelikten kısmen vazgeçmiş, yerleşik hayata geçiş yapmıştır.” diyebiliyoruz. Dönemin gençleri hangi kişilik özellikleri gösterir, nasıl giyinir, nelerle meşgul olur, neleri hayal eder, fikir dünyasında neler vardır gibi pek çok konuyu görebiliriz. Şimdilerde konunun uzmanı olmamasına rağmen pek çok kişinin dilinde bir söz var: “Z Kuşağı” Kim verdi bu ismi, belli değil. Bu gençler hakkında nasıl bir bilgi edinme yöntemi uygulanıyor? Planlanmış ve çeşitli yollarla gerçekleştirilmek istenen bir proje midir? Eğer bir projeyse bu projeyi planlayanlar kimler ve amaçları nedir? “Z Kuşağı” ile elde etmek istedikleri sonuç nedir? “ZZZZZZ Uyku Zamanı” diye boşuna başlık vermedik bu yazıya. Birileri projeler planlayıp uygularken biz Müslümanlar uykudan uyanmalıyız diye yazmaya çalışıyorum bu konu hakkında. Uyanalım ve kendimize gelelim artık. İnsanlık tarihi boyunca toplumun özellikleri belirlenirken yaşamış bir millet/topluluk hakkında veriler paylaşılır. Ancak Z Kuşağı henüz yaşayan gençler için verilen bir isim. Bu isimlendirme neye göre yapılıyor? Bu zikredilen özelliklerle gençler sanki bir çerçeveye sığdırılmaya çalışıyor. Öyle olmasalar da gençler bahsettiğimiz çerçevede zikredilen ne gibi özellikler varsa o özelliklere uymak için çaba göstermeye zorlanıyor. Çeşitli medya kuruluşlarında tartışma konuları haline getirilen bu kuşağın aslında diğer kuşaklardan farkı yok. Sadece kullandığımız araçlar, haberleşme yöntemleri, insanlar arası ilişkiler kanal değiştirdi. İnsan yine aynı insan. Genç yine aynı genç. Birileri bize bu kuşağı itici, küçük düşürücü ifadelerle olumsuz özelliklerini ön plana çıkararak anlatmaya çalışıyor. Ancak cezaevlerinde bu kuşaktan birilerini bulmanız neredeyse imkânsız. Sokaklarda başıboş gezen, bağımlılığa müptela olmuş kişi oranının değiştiğini de pek sanmıyorum. Üstelik okullarda öğrencileri bizatihi inceleme fırsatımız oluyor. Her birini tek tek görebiliyoruz. Geleceği teslim edeceğimiz bu çocuklar robotik kodlama yapabiliyor. Bilgisayar konusunda anne ve babalarının çok çok üstünde bilgi ve beceriye sahipler. Okuyor, araştırıyor. Kendilerini spor, sanat, meslek alanıyla ilgili bir şekilde geliştirmeye çalışıyorlar. Halk Eğitim Merkezleri, Gençlik Spor Müdürlüğü salonları, Gençlik Merkezleri bu tarz sosyal, sanatsal beceri eğitimi almak isteyenlerle dolu. Hatta bazı belediyeler bu alanlarda açtıkları kurslarla gençler için çaba sarf etmeye devam ediyorlar. Evet, bu gençlerin bazıları başına buyruk hareket ediyorlar. Bilgisayar başında fazlaca vakit geçiriyorlar. Okuduğu bazı kitaplar bizim istediğimiz kitaplar değil. Nasihat dinlemeye tahammülleri yok. Sosyal medyada adeta cin olmuşlar da adam çarpıyorlar. Doğru! Peki, biz bu çocukları neden bu kadar eleştiriyoruz? Eleştirmek yerine onlara hak ettikleri değeri versek, onları birbirinin rakibi olarak yetiştirip yarış atı gibi hazırlamasak, alıp karşımıza onlarla sohbet etsek, onlara değer versek nasıl olur? Bu gençler bizim gençlerimiz. Yarınlarımızı emanet edeceğimiz gençler. Eğitimin kuralıdır: “Hiçbir insan olumsuzlukları yüzüne vurula vurula doğruya ulaşmaz. Aksine olumsuzluklar o kişi için normal hale gelir ve bulaşıcı bir hal alarak toplumu ifsad eder.” Biz bulaşıcı olan mutluluğu yayalım, gençlerimizin mutluluğu için çabalamaya devam edelim. Gençler birer pırlanta, unutmayalım ve onlara hak ettikleri gerçek değeri verelim. Ahmet KAFKAS
ZZZZZZ “UYKU ZAMANI”

Uyumayın ahali! Gençlik elden gitmiyor! Ah, vah, tüh demeyin! Her şey yolunda, “Every things are okey!”

Bütün insanlık tarihi boyunca insanoğlunun gelişim dönemi özellikleri bir şekilde bilim insanlarının inceleme ve araştırma konusu olmuş, raporlaştırılan sonuçlar kitaplar/ciltler halince bizlere kadar ulaştırılmış. Kütüphanelerde bu sonuçları görebiliyoruz. İsterseniz internetten de bazı bilgilere, hatta belgesellerde görüntülere bile ulaşmanız mümkün.

Giyim-kuşam, yeme-içme, sosyal alan, kişilik özellikleri yaşayan toplum bu özellikleri gösterdikten yıllar sonra raporlaştırılmıştır. Bizler de buna göre verilen hükümleri çeşitli mecralardan okuyoruz, öğreniyoruz. Örneğin Anadolu Türk Tarihi dönemi insanları “İslami usullere uygun olarak giyinir, savaşçı bir toplumdur, göçebelikten kısmen vazgeçmiş, yerleşik hayata geçiş yapmıştır.” diyebiliyoruz. Dönemin gençleri hangi kişilik özellikleri gösterir, nasıl giyinir, nelerle meşgul olur, neleri hayal eder, fikir dünyasında neler vardır gibi pek çok konuyu görebiliriz.

Şimdilerde konunun uzmanı olmamasına rağmen pek çok kişinin dilinde bir söz var: “Z Kuşağı”

Kim verdi bu ismi, belli değil. Bu gençler hakkında nasıl bir bilgi edinme yöntemi uygulanıyor?

Planlanmış ve çeşitli yollarla gerçekleştirilmek istenen bir proje midir?

Eğer bir projeyse bu projeyi planlayanlar kimler ve amaçları nedir?

“Z Kuşağı” ile elde etmek istedikleri sonuç nedir?

“ZZZZZZ Uyku Zamanı” diye boşuna başlık vermedik bu yazıya. Birileri projeler planlayıp uygularken biz Müslümanlar uykudan uyanmalıyız diye yazmaya çalışıyorum bu konu hakkında. Uyanalım ve kendimize gelelim artık.

İnsanlık tarihi boyunca toplumun özellikleri belirlenirken yaşamış bir millet/topluluk hakkında veriler paylaşılır. Ancak Z Kuşağı henüz yaşayan gençler için verilen bir isim. Bu isimlendirme neye göre yapılıyor?

Bu zikredilen özelliklerle gençler sanki bir çerçeveye sığdırılmaya çalışıyor. Öyle olmasalar da gençler bahsettiğimiz çerçevede zikredilen ne gibi özellikler varsa o özelliklere uymak için çaba göstermeye zorlanıyor. Çeşitli medya kuruluşlarında tartışma konuları haline getirilen bu kuşağın aslında diğer kuşaklardan farkı yok. Sadece kullandığımız araçlar, haberleşme yöntemleri, insanlar arası ilişkiler kanal değiştirdi. İnsan yine aynı insan. Genç yine aynı genç.

Birileri bize bu kuşağı itici, küçük düşürücü ifadelerle olumsuz özelliklerini ön plana çıkararak anlatmaya çalışıyor. Ancak cezaevlerinde bu kuşaktan birilerini bulmanız neredeyse imkânsız. Sokaklarda başıboş gezen, bağımlılığa müptela olmuş kişi oranının değiştiğini de pek sanmıyorum.

Üstelik okullarda öğrencileri bizatihi inceleme fırsatımız oluyor. Her birini tek tek görebiliyoruz. Geleceği teslim edeceğimiz bu çocuklar robotik kodlama yapabiliyor. Bilgisayar konusunda anne ve babalarının çok çok üstünde bilgi ve beceriye sahipler. Okuyor, araştırıyor. Kendilerini spor, sanat, meslek alanıyla ilgili bir şekilde geliştirmeye çalışıyorlar. Halk Eğitim Merkezleri, Gençlik Spor Müdürlüğü salonları, Gençlik Merkezleri bu tarz sosyal, sanatsal beceri eğitimi almak isteyenlerle dolu. Hatta bazı belediyeler bu alanlarda açtıkları kurslarla gençler için çaba sarf etmeye devam ediyorlar.

Evet, bu gençlerin bazıları başına buyruk hareket ediyorlar. Bilgisayar başında fazlaca vakit geçiriyorlar. Okuduğu bazı kitaplar bizim istediğimiz kitaplar değil. Nasihat dinlemeye tahammülleri yok. Sosyal medyada adeta cin olmuşlar da adam çarpıyorlar. Doğru!

Peki, biz bu çocukları neden bu kadar eleştiriyoruz? Eleştirmek yerine onlara hak ettikleri değeri versek, onları birbirinin rakibi olarak yetiştirip yarış atı gibi hazırlamasak, alıp karşımıza onlarla sohbet etsek, onlara değer versek nasıl olur?

Bu gençler bizim gençlerimiz. Yarınlarımızı emanet edeceğimiz gençler. Eğitimin kuralıdır: “Hiçbir insan olumsuzlukları yüzüne vurula vurula doğruya ulaşmaz. Aksine olumsuzluklar o kişi için normal hale gelir ve bulaşıcı bir hal alarak toplumu ifsad eder.”

Biz bulaşıcı olan mutluluğu yayalım, gençlerimizin mutluluğu için çabalamaya devam edelim.

Gençler birer pırlanta, unutmayalım ve onlara hak ettikleri gerçek değeri verelim.

Ahmet KAFKAS

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve 19mayisgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.