Kur’anda zem edilen kavramlardan biri de cehalettir. Yirmiden fazla ayette geçmektedir. Bu kelimenin ifade ettiği mana, genelde inananlara yakıştırılamayan ve uzak durulmayı gerektiren, İslam dışındaki toplumların ve kişilerin inanç, fikir, tutum, davranış ve yaşantılarını açıklamak için çok yönlü olarak kullanılmaktadır. İslami anlayış ile bağdaşmamakta ve sıksık karşımıza çıkmaktadır.
Cehl ve cehalet kaynayan tencere misalidir. Kabalık, ahmaklık, katılık ve sertlik, sefihlik, mantıksızlık, zorbalık anlamları ile insanın bir çeşit hareket tarzını ve belirgin özelliğini ortaya koyar. İslam’da ise aslolan bunlar değildir.
Cehalet;şiddeti,kızgınlığı,kabalığı,kinvenefretikörükler.Dinimizise sevgiyi,saygıyı,merhameti,yumuşaklığı öğütler.Cahil sabırsız,bencil ve dengesiz hareket edebilirken Dinimiz İslam hakkı ve sabrı tavsiye der.
Kur’an-ı Kerim’de cehalet kavramı bazen iman ve İslam karşıtı olarak geçer. Bu manaya göre; kişi Allah’a ve diğer inanç esaslarına inanıncaya kadar cahildir. İnanınca da müslümandır. Aslolan imandır, İslam’dır. Küfür, şirk, nifak değildir.
Kimi yerde hılim karşıtı olarak geçer ki; hikmet bilmezlik, haddini bilmezlik, hudut tanımazlık, edep ve medeniyetsizlik gibi anlamlar içerir. Aslolan yumuşak huylu, alçak gönüllü olmaktır. Mağrurluk, haddini bilmezlik değildir.
Bazen de; ilim karşıtı olarak geçer ki bu manada, hiçbir ilme, bilgiye sahip olmadan hareket etme anlamı taşır. Bu yönüyle zulümdür, karanlıktır. İslam ve hılim ise ışıktır, aydınlıktır. Aslolan İslam’ın ışık ve aydınlığıdır. Cehaletin karanlığı değildir.
Bütün bu anlamları ile cehalet her türlü kötülüğün anasıdır, kaynağıdır. Şeytani ve nefsi emmarevi hislerin hayata geçirilmesidir. Denilebilir ki cehalet, Şeytan ( Alahillane ) ve nefsi emmare ile arkadaşlık kurma ve bu iki varlığı memnun etmeyi sağlar.
Halbuki, iki cihan saadeti için gönderilen dinimizin hedefi; Allah ve Resulu’nun dostluğudur. Allah’ı sevenlerin sevgisidir. Allah’a giden yolların sevgisidir, dostluğudur.
İslam’da nereden geldiğimizi, niçin geldiğimizi ve nereye gitmekte olduğumuzu bilmek esastır. Buna bağlı olarak da Peygamberimiz ( a.s. )’ın öncülüğünde “ Emri Bil Maruf, Nehyi Anil Münker “ ( emredileni alma yasaklananlardan kaçınma ) gerekmektedir.
Bu ana dusturu hayat tarzı olarak ortaya koyabilmek için cehalet karşıtları olan, iman ve İslam’a, hılme ve sekineye ( tevazu ve alçak gönüllülüğe ), ilim ve aydınlığa, Peygamber ( a.s.)’ın hayat tarzı örnekliğinde ihtiyaç vardır. Bu anlayış İslam’ın olmazsa olmazlarındandır.
İslam’ın ilk emrinin “ Oku “ oluşu ve Rabbimiz’in ( c.c.) nihayetsiz kerem sahibi olduğu, kereminde O’na denk ve müsavi kimsenin olamayacağının bir cümle ile ifadesi; Mevlamız’ın insana bilmediğini öğreten oluşudur.
İslam ilim dinidir, aydınlık dinidir. İslam’da cehlin ve cehaletin yeri yoktur. Cehaletin karanlığında gelişigüzel hareketleri yasaklar. İlmin aydınlığında yaratılışın gayesine hizmet etmeyi emreder.