petshop
kurtköy escort

deneme bonusu veren siteler deneme bonusu 2023 deneme bonusu veren siteler

PATRON ÇOCUKLAR

24.03.2021 - 12:47, Güncelleme: 10.02.2023 - 01:39 2565+ kez okundu.
 

PATRON ÇOCUKLAR

“Biz çektik, evladım çekmesin!” Z kuşağı ebeveynlerinin en sık kullandığı cümle budur kanaatimce. Çok nazlı, her isteği yerine getirilen, tabir caizse bir dediği iki edilmeyen çocuklar yetişiyor.
Anne ve babalar evlatlarının isteklerini yerine getirmek için sanki kapıkulu gibi el pençe divan durmuşlar her an gelebilecek olan isteği yerine getirmek üzere hazır bekliyorlar. Gerekçe aynı: “Biz çektik, evladım çekmesin!” Z kuşağı ebeveynleri çeşitli işlerde çalışarak aile ekonomisine destek olan çocuklardı. Çocukluk evrelerinde kimi simit sattı, kimi sanayide ya da bir esnaf yanında çalıştı, kimi gündelik ücret karşılığında tarlaya ekime, dikime, hasat toplamaya gitti. Bu şekliyle bitkin, yorgun, elleri nasırlanmış, yüzü gözü kara yağ içinde kalmış bir halde evin ekmek parasına ortak oldular. O zamanlar “Çocuk işçi” diye bir kavram yoktu. Kesintisiz koskoca on iki (Rakamla 12!) yıl yoktu. Mesleki eğitim alaylı bir şekilde verilir; meslek yaparak, yaşayarak öğrenilirdi. Karşılığında da ekmek parası kazanılırdı tabii bunun yanında iyi de bir meslek. Asıl edinilen bilgi ise “Para nasıl ve ne zorluklarla kazanılır gerçeği!”. Bu denli zor bir çocukluk geçiren Y kuşağı çocukları, bugünün ebeveynleri olarak çocuk yetiştirilmesinde kendi çektikleri sıkıntıyı referans alıyorlar. Çocuklardan gelen taleplerden bazıları şöyle: Bilgisayar, tablet cep telefonu… Sınırsız internet! Kıyafet, ayakkabı, dışarıda yemek, piknik ya da gezilere gitmek, saat sınırlaması olmaksızın kafelerde oturmak ve arkadaşlarıyla gezmek, yeni çıkan oyunları almak, … Bu isteklerle gelen çocuklardan beklenti nedir? Yeter ki çocuk kızmasın, sinirlenmesin; aman çocuğun psikolojisi bozulur! Çocuğunda görmek istemediği bir tavır veya davranışa karşı kızan, bağıran anne/baba nelerle karşılaşabilir? Bununla ilgili üçüncü sayfa haberlerinde ve sosyal medyanın değişik mecralarında haberler görmek mümkün. Çocukların bunca isteğine rağmen ebeveynlerin yasal olarak da ellerinden bir şey gelmiyor. Ellerinden gelse vicdanları dile gelip hemen sihirli cümleyi söyleyiveriyor: “Çocuğun psikolojisi bozulmasın; biz çektik, o/onlar çekmesin!” Bunca isteğe ve isteklerin karşılanmasına rağmen çocuklardan beklenen nedir? Bu kadar hizmet karşılığında çocuk, aileye ne verecek? Peki, ne yapmalıyız? Çocuk yetiştirmede hangi yolları izlemeliyiz? Sıralayalım: 1. Her çocuk özeldir. Tamam, ama cümleyi doğru algılamak lazım. Çocuk özeldir, ilgi ve yeteneklerine göre eğitim almalıdır. Bununla birlikte çocuğa uygun yönlendirmeler de yapılmalıdır. Okullarda Rehber Öğretmenlerden bu konuda yardım alınmalıdır. Kendi bildiğimizi okumak doğru ve yeterli olmayabilir. 2. Çocuklar prens ya da prenses değildir. Onlara prens ya da prenses muamelesi yapmayınız. Her birey kendi ayaklarının üzerinde durmalı, kendi ihtiyaçlarını gidermeli, gerekirse ebeveynlerden yardım istemelidir. Bu yardım konusu da yanlış anlaşılmamalıdır. Yardım etmek ile işi onun yerine yapmak arasında dağlar kadar fark vardır. 3. Çocukların her istediği yapılmaz, yapılmamalıdır. Her istediğine istediği an ulaşabilen çocuklar doyumsuz olacaktır. Mutluluk ulaşılamayan şeylerde gizli olabilir. 4. Çocukların ebeveynlerden beklediği en önemli husus, güvendir. Evde vereceğimiz bu duygu çocukların özgüvenlerinin gelişmesinde faydalı olur. Kendini ifade edebilen, yanlış söylese bile yanlışları uygun bir yolla düzeltilen, topluluk içerisinde (kendi arkadaşlarının ya da eve gelen misafirlerin yanında) küçük düşürülmeyen çocuklar mutlu olur. 5. Çocukların zorluklarla mücadelesini keyifle izleyiniz. Kendi başına iş yapabilen, sonuca ulaşmak için türlü türlü yolları deneyen çocuklar başarmanın tadına varabilir. Başaran, başarmanın tadına varan çocuklar mutlu olabilir. Ebeveynler çocuklarının işte bu mutluluğunu sağlamalıdır. 6. Çocuk hata yapar. Okullara çeşitli şikâyetlerle veliler gelebiliyor. Benim çocuğuma öğretmeni bağırmış, kızmış, küsmüş… Gelen velilerin pek çoğu büyük bir kızgınlık haliyle geliyor, CİMER’e, İl/İlçe Milli Eğitim Müdürlüklerine vb. şikâyet edeceklerini söyleyiveriyorlar. Bazıları da öğretmenle iyi niyetle (!)  bizzat görüşmek istediklerini söylüyorlar. Elbette çocuklar çok kıymetlidir. Ancak anlamadan, düşünmeden yapılan bu müdahaleler çocuğun eğitimi için pimi çekilmiş birer bombadır. Öğretmen, idareci ve veli bir araya gelip çocuk için en doğru kararı verip uygulamalıdır. Çocuklarının gerçekten mutlu olmasını isteyen veli tavrı bu olmalıdır. 7. Çocuk tecrübesizdir. Hayat tecrübesi geniş olan ebeveynlerdir. Bir karar aşamasında ben bilmem, çocuk ne diyorsa o olsun demek doğru bir tavır değildir. Bu, çocuğu hiç dinlememek anlamına gelmemelidir. Elbette onun istekleri, ilgileri, yetenekleri dikkate alınmalıdır. Ancak kararı doğrudan çocupa bırakmak doğru değildir. Tercih döneminde “ben bilmemci” tavır çocuğu hataya sürükleyebilir. Edindiği bilgiler doğru ya da yeterli olmayabilir. Biz ebeveynler olarak araştırmalı, doğru bilgiyi sunmalı, çocuğumuzla aile meclisinde istişare etmeli ve ona göre karar almalıyız.
“Biz çektik, evladım çekmesin!” Z kuşağı ebeveynlerinin en sık kullandığı cümle budur kanaatimce. Çok nazlı, her isteği yerine getirilen, tabir caizse bir dediği iki edilmeyen çocuklar yetişiyor.

Anne ve babalar evlatlarının isteklerini yerine getirmek için sanki kapıkulu gibi el pençe divan durmuşlar her an gelebilecek olan isteği yerine getirmek üzere hazır bekliyorlar.

Gerekçe aynı: “Biz çektik, evladım çekmesin!”

Z kuşağı ebeveynleri çeşitli işlerde çalışarak aile ekonomisine destek olan çocuklardı. Çocukluk evrelerinde kimi simit sattı, kimi sanayide ya da bir esnaf yanında çalıştı, kimi gündelik ücret karşılığında tarlaya ekime, dikime, hasat toplamaya gitti. Bu şekliyle bitkin, yorgun, elleri nasırlanmış, yüzü gözü kara yağ içinde kalmış bir halde evin ekmek parasına ortak oldular.

O zamanlar “Çocuk işçi” diye bir kavram yoktu. Kesintisiz koskoca on iki (Rakamla 12!) yıl yoktu. Mesleki eğitim alaylı bir şekilde verilir; meslek yaparak, yaşayarak öğrenilirdi. Karşılığında da ekmek parası kazanılırdı tabii bunun yanında iyi de bir meslek. Asıl edinilen bilgi ise “Para nasıl ve ne zorluklarla kazanılır gerçeği!”.

Bu denli zor bir çocukluk geçiren Y kuşağı çocukları, bugünün ebeveynleri olarak çocuk yetiştirilmesinde kendi çektikleri sıkıntıyı referans alıyorlar.

Çocuklardan gelen taleplerden bazıları şöyle: Bilgisayar, tablet cep telefonu… Sınırsız internet! Kıyafet, ayakkabı, dışarıda yemek, piknik ya da gezilere gitmek, saat sınırlaması olmaksızın kafelerde oturmak ve arkadaşlarıyla gezmek, yeni çıkan oyunları almak, …

Bu isteklerle gelen çocuklardan beklenti nedir? Yeter ki çocuk kızmasın, sinirlenmesin; aman çocuğun psikolojisi bozulur!

Çocuğunda görmek istemediği bir tavır veya davranışa karşı kızan, bağıran anne/baba nelerle karşılaşabilir? Bununla ilgili üçüncü sayfa haberlerinde ve sosyal medyanın değişik mecralarında haberler görmek mümkün.

Çocukların bunca isteğine rağmen ebeveynlerin yasal olarak da ellerinden bir şey gelmiyor. Ellerinden gelse vicdanları dile gelip hemen sihirli cümleyi söyleyiveriyor: “Çocuğun psikolojisi bozulmasın; biz çektik, o/onlar çekmesin!”

Bunca isteğe ve isteklerin karşılanmasına rağmen çocuklardan beklenen nedir? Bu kadar hizmet karşılığında çocuk, aileye ne verecek?

Peki, ne yapmalıyız? Çocuk yetiştirmede hangi yolları izlemeliyiz? Sıralayalım:

1. Her çocuk özeldir. Tamam, ama cümleyi doğru algılamak lazım. Çocuk özeldir, ilgi ve yeteneklerine göre eğitim almalıdır. Bununla birlikte çocuğa uygun yönlendirmeler de yapılmalıdır. Okullarda Rehber Öğretmenlerden bu konuda yardım alınmalıdır. Kendi bildiğimizi okumak doğru ve yeterli olmayabilir.

2. Çocuklar prens ya da prenses değildir. Onlara prens ya da prenses muamelesi yapmayınız. Her birey kendi ayaklarının üzerinde durmalı, kendi ihtiyaçlarını gidermeli, gerekirse ebeveynlerden yardım istemelidir. Bu yardım konusu da yanlış anlaşılmamalıdır. Yardım etmek ile işi onun yerine yapmak arasında dağlar kadar fark vardır.

3. Çocukların her istediği yapılmaz, yapılmamalıdır. Her istediğine istediği an ulaşabilen çocuklar doyumsuz olacaktır. Mutluluk ulaşılamayan şeylerde gizli olabilir.

4. Çocukların ebeveynlerden beklediği en önemli husus, güvendir. Evde vereceğimiz bu duygu çocukların özgüvenlerinin gelişmesinde faydalı olur. Kendini ifade edebilen, yanlış söylese bile yanlışları uygun bir yolla düzeltilen, topluluk içerisinde (kendi arkadaşlarının ya da eve gelen misafirlerin yanında) küçük düşürülmeyen çocuklar mutlu olur.

5. Çocukların zorluklarla mücadelesini keyifle izleyiniz. Kendi başına iş yapabilen, sonuca ulaşmak için türlü türlü yolları deneyen çocuklar başarmanın tadına varabilir. Başaran, başarmanın tadına varan çocuklar mutlu olabilir. Ebeveynler çocuklarının işte bu mutluluğunu sağlamalıdır.

6. Çocuk hata yapar. Okullara çeşitli şikâyetlerle veliler gelebiliyor. Benim çocuğuma öğretmeni bağırmış, kızmış, küsmüş… Gelen velilerin pek çoğu büyük bir kızgınlık haliyle geliyor, CİMER’e, İl/İlçe Milli Eğitim Müdürlüklerine vb. şikâyet edeceklerini söyleyiveriyorlar. Bazıları da öğretmenle iyi niyetle (!)  bizzat görüşmek istediklerini söylüyorlar. Elbette çocuklar çok kıymetlidir. Ancak anlamadan, düşünmeden yapılan bu müdahaleler çocuğun eğitimi için pimi çekilmiş birer bombadır. Öğretmen, idareci ve veli bir araya gelip çocuk için en doğru kararı verip uygulamalıdır. Çocuklarının gerçekten mutlu olmasını isteyen veli tavrı bu olmalıdır.

7. Çocuk tecrübesizdir. Hayat tecrübesi geniş olan ebeveynlerdir. Bir karar aşamasında ben bilmem, çocuk ne diyorsa o olsun demek doğru bir tavır değildir. Bu, çocuğu hiç dinlememek anlamına gelmemelidir. Elbette onun istekleri, ilgileri, yetenekleri dikkate alınmalıdır. Ancak kararı doğrudan çocupa bırakmak doğru değildir. Tercih döneminde “ben bilmemci” tavır çocuğu hataya sürükleyebilir. Edindiği bilgiler doğru ya da yeterli olmayabilir. Biz ebeveynler olarak araştırmalı, doğru bilgiyi sunmalı, çocuğumuzla aile meclisinde istişare etmeli ve ona göre karar almalıyız.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve 19mayisgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.