petshop
kurtköy escort

deneme bonusu veren siteler deneme bonusu 2023 deneme bonusu veren siteler

sansa
sans

ANLI’K MÜDAHALE

07.07.2021 - 13:40, Güncelleme: 10.02.2023 - 01:39 2370+ kez okundu.
 

ANLI’K MÜDAHALE

Toplumuzda her geçen gün yeni yeni olayları görür olduk. TV’den, sosyal medyadan binlerce haber servis ediliyor. Başka başka insanların hayatları gözümüzün içine içine sokuluyor. Cinayetler, şiddet, hırsızlık, gasp vb daha pek çok kirli iş piyasaya sunuluyor, evlerimizde sofralarımıza kadar müdahaleler gerçekleşiyor.
Bizler usul usul evimizde otururken; rahatça çayımızı, kahvemizi yudumluyorken birden sinir küpüne dönüveriyoruz. Evlerimizde konuşulacak bir sürü konu varken bize haber diye verilen, şok olaylar diye sunulan kirlilik konuşulacak tek konu haline geliveriyor. Lokmalarımız ağzımızda büyüyor, durduk yere moralimiz, dolayısıyla da ev ortamımız bozuluveriyor. Televizyon programlarımız bizim kültürümüzle tamamen birbirine zıt bir şekilde içerik üretiyor. Evlendirme programları, suçluyu bulma programları, yemek eleştirme ve dedikodu programları, magazin programları, acayip yarışmalar, … Bir ailenin anne babası öldürülmüş, öldürenin kim olduğu tüm ülkenin gündemi haline gelmiş. Çocukları mı öldürmüş, dünürleri mi öldürmüş? Hangi sebeple öldürülmüş? Melek gibi insanlardı, bunlara yapılan zulüm değil mi? Kızı neden konuşmuyor, bildiği ya da gördüğü bir şey var ama neden söylemiyor? Acaba işin içinde o da mı var? Devletin savcısı, adalet sisteminden önce ve daha etkili çalışan birileri ANLI’k müdahale etmeden olaylar çözülemiyor! Ne garip ne acayip bir durum değil mi? Sosyal medyanın etki gücünü daha önceki yazılarımızda ifade etmiştik. Bu öylesine bir güç ki kontrolü mümkün değil. Kim ne kadar ses çıkarırsa o, o kadar haklı oluyor. Kim ses çıkaracak da devletin görevlileri müdahale edecek diye bekliyoruz. Yargısız infaz için biçilmiş kaftan haline gelen bir sosyal medyadan bahsediyoruz. Herkes adalet kılıcını eline almış, haklıyı-haksızı belirliyor. Bir kararı vermek için olayın tüm yönleriyle aydınlanması; adli sistemde, kanunlarda var olan karşılığına göre işlem yapılması gerekirken birileri hemen yargıyı belirleyiveriyor. Kişiler suçluluğu ya da suçsuzluğu belirlenmeden sosyal medyada hemen infaz gerçekleştiriliyor. Hemen suçlu bulunup memleketin fedaileri (!) tarafından ceza infaz edilmek için salvolar başlıyor. “Gördüğüm yerde âleme ibret olsun diye asacağım, keseceğim!” diyenler çıkıveriyor. Ne zaman hâkim-savcı olduk! Bu kararları verebilmek için kimin suçlu olup olmadığını bilmek, olayları etraflıca görmek ve değerlendirmek gerekmez mi? Hatta bize mi düşer karar vermek? Adalet sistemimiz bu işi çözecek güçte değil midir? Adalet sistemimizin bizim kültürümüzden izler taşımadığını, bizim sorunlarımıza çözüm üretmediğini, yeterli düzeyde caydırıcı olmadığını hepimiz artık çok net bir şekilde görüyoruz. Yapılan kanunların hırsızı, arsızı, katili, dolandırıcıyı iyice arsızlaştırmakta olduğunu, verilen cezaların etkili olmadığını görüyoruz. Kadını ve çocuğu koruma kanunun çıkışından bu yana kadın cinayetlerinin daha da arttığını görüyoruz. Hırsız, dolandırıcı yüzü geçen dosyasına rağmen elini kolunu sallayarak geziyor. Çözüme ulaşmak için bir şeyler yapmalıyız. Neler yapılabilir? Yüzyıllardan bu yana biriken kültürümüzü yansıtacak, yaşatacak bize özgü kanunlar yapılmalıdır. Yüzyıllardır yaşadığımız, bundan sonra da yaşayacağımız İslam kültürü ve kurallarına uygun anayasa geliştirmeliyiz. Gerçekten caydırıcı ve toplumu düzenleyici kanunlar çıkartmalıyız. Bizi yansıtmayan, bizimle uzaktan yakından alakası olmayan, Avrupa’dan devşirilen yasaları ortadan kaldırmalıyız. Müslüman toplumumuz için en iyi çözümü yine İslam’da aramalıyız. Bizimle uzaktan yakından alakası olmayan TV programları yerine kültürümüzü, inancımızı temsil eden, bizi birbirimize, aziz vatana bağlayan, bizden biri olmamızı sağlayacak TV programları yapmalı; bize uzak olan programları yayından kaldırmalıyız. Bunlar olmuyorsa da evlerimizdeki televizyonları pencereden aşağıya atmalıyız. Bana, sana, bize ait olmayan programların ve hatta reklamların, her gün defalarca servis edilen ne idüğü belirsiz içeriklerin etkisinden kurtulmak için ya içeriği bizler üretmeliyiz ya da televizyonları evimizin, çeyiz-düğün hazırlıkları listesinin en başına koymaktan vazgeçmeli, listeye asla da almamalıyız. Çözüm aslında bizde, bizi biz yapan bizde. Yoksa televizyonlardan birileri ANLI’k müdahale yapmadan devletin görevlisi işe girmeyecek; devletin görevlisi işini yapamadan sosyal medya fedaileri asacak, kesecek!
Toplumuzda her geçen gün yeni yeni olayları görür olduk. TV’den, sosyal medyadan binlerce haber servis ediliyor. Başka başka insanların hayatları gözümüzün içine içine sokuluyor. Cinayetler, şiddet, hırsızlık, gasp vb daha pek çok kirli iş piyasaya sunuluyor, evlerimizde sofralarımıza kadar müdahaleler gerçekleşiyor.

Bizler usul usul evimizde otururken; rahatça çayımızı, kahvemizi yudumluyorken birden sinir küpüne dönüveriyoruz. Evlerimizde konuşulacak bir sürü konu varken bize haber diye verilen, şok olaylar diye sunulan kirlilik konuşulacak tek konu haline geliveriyor. Lokmalarımız ağzımızda büyüyor, durduk yere moralimiz, dolayısıyla da ev ortamımız bozuluveriyor.

Televizyon programlarımız bizim kültürümüzle tamamen birbirine zıt bir şekilde içerik üretiyor. Evlendirme programları, suçluyu bulma programları, yemek eleştirme ve dedikodu programları, magazin programları, acayip yarışmalar, …

Bir ailenin anne babası öldürülmüş, öldürenin kim olduğu tüm ülkenin gündemi haline gelmiş. Çocukları mı öldürmüş, dünürleri mi öldürmüş? Hangi sebeple öldürülmüş? Melek gibi insanlardı, bunlara yapılan zulüm değil mi? Kızı neden konuşmuyor, bildiği ya da gördüğü bir şey var ama neden söylemiyor? Acaba işin içinde o da mı var?

Devletin savcısı, adalet sisteminden önce ve daha etkili çalışan birileri ANLI’k müdahale etmeden olaylar çözülemiyor! Ne garip ne acayip bir durum değil mi?

Sosyal medyanın etki gücünü daha önceki yazılarımızda ifade etmiştik. Bu öylesine bir güç ki kontrolü mümkün değil. Kim ne kadar ses çıkarırsa o, o kadar haklı oluyor. Kim ses çıkaracak da devletin görevlileri müdahale edecek diye bekliyoruz. Yargısız infaz için biçilmiş kaftan haline gelen bir sosyal medyadan bahsediyoruz. Herkes adalet kılıcını eline almış, haklıyı-haksızı belirliyor.

Bir kararı vermek için olayın tüm yönleriyle aydınlanması; adli sistemde, kanunlarda var olan karşılığına göre işlem yapılması gerekirken birileri hemen yargıyı belirleyiveriyor. Kişiler suçluluğu ya da suçsuzluğu belirlenmeden sosyal medyada hemen infaz gerçekleştiriliyor. Hemen suçlu bulunup memleketin fedaileri (!) tarafından ceza infaz edilmek için salvolar başlıyor. “Gördüğüm yerde âleme ibret olsun diye asacağım, keseceğim!” diyenler çıkıveriyor.

Ne zaman hâkim-savcı olduk! Bu kararları verebilmek için kimin suçlu olup olmadığını bilmek, olayları etraflıca görmek ve değerlendirmek gerekmez mi? Hatta bize mi düşer karar vermek? Adalet sistemimiz bu işi çözecek güçte değil midir?

Adalet sistemimizin bizim kültürümüzden izler taşımadığını, bizim sorunlarımıza çözüm üretmediğini, yeterli düzeyde caydırıcı olmadığını hepimiz artık çok net bir şekilde görüyoruz. Yapılan kanunların hırsızı, arsızı, katili, dolandırıcıyı iyice arsızlaştırmakta olduğunu, verilen cezaların etkili olmadığını görüyoruz.

Kadını ve çocuğu koruma kanunun çıkışından bu yana kadın cinayetlerinin daha da arttığını görüyoruz. Hırsız, dolandırıcı yüzü geçen dosyasına rağmen elini kolunu sallayarak geziyor.

Çözüme ulaşmak için bir şeyler yapmalıyız. Neler yapılabilir?

  • Yüzyıllardan bu yana biriken kültürümüzü yansıtacak, yaşatacak bize özgü kanunlar yapılmalıdır.
  • Yüzyıllardır yaşadığımız, bundan sonra da yaşayacağımız İslam kültürü ve kurallarına uygun anayasa geliştirmeliyiz.
  • Gerçekten caydırıcı ve toplumu düzenleyici kanunlar çıkartmalıyız.
  • Bizi yansıtmayan, bizimle uzaktan yakından alakası olmayan, Avrupa’dan devşirilen yasaları ortadan kaldırmalıyız.
  • Müslüman toplumumuz için en iyi çözümü yine İslam’da aramalıyız.
  • Bizimle uzaktan yakından alakası olmayan TV programları yerine kültürümüzü, inancımızı temsil eden, bizi birbirimize, aziz vatana bağlayan, bizden biri olmamızı sağlayacak TV programları yapmalı; bize uzak olan programları yayından kaldırmalıyız.
  • Bunlar olmuyorsa da evlerimizdeki televizyonları pencereden aşağıya atmalıyız.
  • Bana, sana, bize ait olmayan programların ve hatta reklamların, her gün defalarca servis edilen ne idüğü belirsiz içeriklerin etkisinden kurtulmak için ya içeriği bizler üretmeliyiz ya da televizyonları evimizin, çeyiz-düğün hazırlıkları listesinin en başına koymaktan vazgeçmeli, listeye asla da almamalıyız.

Çözüm aslında bizde, bizi biz yapan bizde. Yoksa televizyonlardan birileri ANLI’k müdahale yapmadan devletin görevlisi işe girmeyecek; devletin görevlisi işini yapamadan sosyal medya fedaileri asacak, kesecek!

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve 19mayisgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.