TUTUN BENİ DÜŞÜYORUM / KABUL SKYDIVING CLUB
Malumunuz, Afganistan’dan çekilen ABD ordusunun ülkeden çekilirken yaşananları medyadan izledik. İzlerken tüylerimizi diken diken eden görüntüler bizlerin içini parçalarken bazılarının da gülebilmeleri için fırsat doğurmuş. ABD uçağının içinde yer bulamayan bazı Afganlılar uçağın iniş takımının boşluklarına tutunarak yaklaşık on bin feet yüksekliğe çıkmayı göze almışlardı. İniş takımları kapanırken de bazı Afganlılar düşerek hayatlarını kaybetmişlerdi.
Fok balıklarının avcılar tarafından öldürülmesine üzülüp eylem yapanlar, karetta karettaların suya kavuşması için çaba sarf edenler eşref-i mahlûkat olan insanın feci bir şekilde can vermesinden üzüntü ve utanç duymuyorlar. Üstelik bu görüntüyü tişörtlere basarak tişörtlerin satışı için içlerinde ünlülerin de olduğu birilerine reklam yaptırıyorlar.
Medeni (!) Batı’nın bunları yaparken elbette içleri acımayacaktır. Üstelik ellerinde kadehleri, kahkahalarla gelişmeleri izleyecektir. Kanlı tarihlerinde pek çok zulüm yaşatan bu insan müsveddelerinden beklenmeyecek şeyler değil bunlar.
Afrika’dan zincirlere bağlanarak getirdiği siyahîleri önce demir kafeslere koyarak onlara hayvan muamelesi yapan, onları aç bırakan, geçip karşılarına hakaretler eden, fıstık atan, işkence eden Batılılardan beklenen budur.
Siyahî Afrikalıları köle eden bu kişiler Amerika kıtasındaki Maya’ları, Kızılderilileri soykırıma tabi tutmakta; ellerindeki bütün değerli mal ve eşyayı, arazileri gasp etmekte de pek mahirdiler.
Bizim için uzak yerler olan Hindistan’da yüzyılı aşkın süre boyunca onların değerli eşyalarını ellerinden alanlar, insanları birbirine kırdıranlar, özgürlük mücadelesine girenleri asıp kesenler yine aynı kişilerdi.
Yeterli pamuk ya da kauçuk toplayamadığı için çocuklarının önünde babalarının, babalarının önünde çocuklarının ellerini, ayaklarını kesenler de aynı kişilerdi.
Dünyanın uzak noktalarında örneğin Yeni Zelanda ve Papua Yeni Gine’de kendi dillerini anadili yapacak kadar baskı ve şiddet uygulayanlar da aynı kişilerdi. Örnekler o kadar çok ki anlatmakla bitecek gibi değil. Yakın dönemde Irak’ta, Libya’da, Suriye’de, Filistin’de yaşananları gördük, medyadan takip ettik.
Kanlı tarihlerinde bu kadar kan ve gözyaşını temellerine alan bu gayri medeni milletlere söyleyecek sözümüz elbette olacaktır. Zaman bizim lehimize dönecek, zulüm ebedi kalmayacak, hayatın akışı şanlı tarihimize yenileri ekleyerek taptaze bir umut olarak yeşerecektir.
Bizim kafamıza takılan başka şeyler var: Bu gayri medeni ülkelere gitmek için can atanlar, dünya gözüyle bir kez olsa bile göreyim diye rüyaya yatanlar, Batı’da kaybolan kedi için günlerce gözyaşı dökenler, …
Bize neler oluyor? Biz kimiz, tarihimiz nedir, kimliğimiz nedir?
Kendimizi kaybettiğimiz yerden bulmalıyız. Gerçekten doğru oturup doğru düşünüp, doğru konuşmalıyız. Doğru düşünüp konuştuklarımız doğru bir şekilde eyleme geçmeli. Öykündüğümüz Batı, sokaklarında günlerce aç kalsan sana bir yudum su vermeyecektir ama sokak köpekleri için eylemler yapacaktır.
O zaman öze dön, kendine dön, şanlı tarihine dön, inanışının sarsılmaz gerçeklerine dön!