ÖTENAZİDEN KİŞİSEL GELİŞİME
Kelime anlamını böyle verdikten sonra bir olay anlatarak konuyu başlatmış olalım. İtalya’da yaşayan yaşı seksenlere ulaşmış bir kişinin dayanılmaz ağrıları bulunmaktadır ve kendisi bu ağrılara dayanmadığı için ötenazi istemektedir. İtalya’da ülkemizde de olduğu gibi ötenazi uygulamak yasaktır. O kişi ve ailesi ötenazinin yasak olmadığı Almanya’ya gitmek için hazırlık yapar ve yola çıkarlar. Ötenaziyi uygulayacak hastaneye yatış işlemi gerçekleştirilen hasta için de hastane görevlileri gerekli hazırlıkları yapar ve ötenazi yapılacak odaya hastayı alırlar. Hastaya ötenazi ile ilgili onayı verdiğine dair belge imzalatılır ve hastanın da isteği üzere hastanın gözleri bağlanır. Daha önceden derin dondurucuya koydukları bir bıçağın keskin olmayan yüzünü bileklerinin kesilmesi isteğine binaen hastanın bileklerine sürterler ve beklemeye başlarlar. Bileklerinin kesildiğine inanan hastanın inancını destekleyen ise soğuk bıçağın sıcak bileklere sürtüldüğünde bıraktığı nemdir. Beş dakika sonra hastayı gözlemlemeye devam eden hastane görevlilerinin beklemediği bir şey gerçekleşir. Hasta bilekleri kesilmediği halde beş dakika sonra ölür. Siz de hastane görevlileri gibi sonuca çok şaşırmış olmalısınız.
Bu olayı anlattık, şimdi yorumlayarak kişisel gelişime olayı çevirelim. Buyurunuz.
Her birimiz kısa da olsa dünya hayatında bir hedef peşinde koşarız. Kendi hayatımızda gerçekleştiremediğimiz hedeflerimizi çocuklarımızın gerçekleştirmesini, bizim hedeflerimiz olmasa da kendi hedeflerini gerçekleştirmesini isteriz. Bu da en doğal hakkımızdır. Bu yüzden çocuklarımızın üzerine düşeriz, onların hayatları daha iyi olsun diye elimizden gelenin daha fazlasını yapmaya çalışırız.
Yapacaklarımız konusunda konunun uzmanlarından destek almadığımızda ise iyi bir şeyler yapalım derken çoğu zaman yanlış bir şeyler yaparak çocuklarımızın hayatlarına olması gerekenden fazla müdahale eder ve onların gelecek yıllarında mutsuz olmalarına sebep olabiliriz.
Siz, nasıl bir hedef sahibi olarak geleceğiniz hakkında bir şeyler yapmak istiyorsanız çocuklarınız da aynı şekilde gelecekleri hakkında bir şeyler yapmak istiyorlar. Bunu yaparken son derece tecrübesiz olduklarının farkında olmayabilirler. Onlar bunun farkına varsın diye ebeveynlerin yaptıkları/davranışları çocukları mutsuz, tedirgin, kaygılı, korkak bir hale getirebilir. Söylediğimiz ve onlardan beklediğimiz davranışlar ve kazanımlar onlar tarafından gerçekleştirilmediğinde verdiğimiz/vereceğimiz tepkiler onları bambaşka bir yapıya büründürebilir ve onları kendimizden uzaklaştırabiliriz.
“Odana geç ders çalış!” sözünü duymayan çocuk yoktur. Bunu duyduğunda morali bozulmayan çocuk da yoktur. Ailesiyle birlikte vakit geçirirken mutluluğun zirvesini yaşayan bir çocuğa “Odana git ders çalış!” demek “Seni yanımızda görmek istemiyoruz.” “Sen görevini sorumluluğunu bilmeyen birisin.”, “Biz burada sen yokken daha mutluyuz!”, “Senin varlığın, odanda olup ders çalışmaman bizi mutsuz ediyor!” gibi anlamlara gelmekte ve bu sözler kimbilir o çocuğun dünyasında nasıl algılanmaktadır.
Çocukları motive etmek gerekir. Onlara seçenekler sunmalısınız. Bu seçeneklerden birini tercih edip bunda başarılı olduğunda hem kendisi hem de siz mutlu olacaksınız. Böyle yapılan çocukların motivasyonu daha kuvvetlidir. Ötenazi isteyen kişi gibi bir motivasyona sahip olan çocuk kendi istediği alanda kesin sonuç alacaktır. “Ötenazi isteyen o kişide motivasyon nasıl gerçekleşmiştir?” diye düşünelim. Aylarca sonu gelmeyen ağrı ve acılarla yüzleşen, verilen hiçbir tedaviden olumlu sonuç alamayan kişinin hedefi (ölüm) için iç dünyasında beslediği motivasyon çocuklarımızda da kendi hedefleri için aynı şekilde olmalıdır. Örneği verirken yanlış anlaşılmasın. “Sui misalden misal olmaz.” derler.
Buradan çıkarılması gereken bir ders var: Bizler başarılı olmak istediğimiz bu hayatta başarıyı aslında iç dünyamızda beslediğimiz motivasyonla sağlarız. O motivasyon ne kadar güçlüyse o kadar başarılı olabiliriz. Ne istiyorsak onun için motive olmalıyız. LGS ve YKS gibi sınavlarla mesleki yaşantıya adım atmaya çalışan çocuklar ve gençleri hedefine sadık tutacak, hedefi doğrultusunda başarılı kılacak şeydir motivasyon.
27 Şubat’ın vefatının sene-i devriyesi olan Prof. Dr. Necmettin ERBAKAN “Rüyasını görmediğin işte başarılı olamazsın!” demiştir. Bu söz kişisel gelişim için de çok önemlidir. Hedeflerimiz için o kadar çok çalışmalıyız, çözüm odaklı planlamalar yapıp bu planlara en küçük ayrıntısına kadar odaklanmalı ve uygulamalıyız. Bizi hedefimizden alıkoyacak ne varsa hepsinden uzaklaşmalıyız. Zamanımızı meşgul eden her şeyde hedefimiz olmalı ki rüyamızda dahi onu görmeliyiz. Ancak bu şekilde gerçekten istediğimiz şeye ulaşabiliriz.
Atalarımız hiçbir sözü boşuna söylememiştir. “Ne koyarsan aşına, o çıkar kaşığına!” Hedefin gerçekleşmesi için çalışmamak, doğru zamanda doğru adımları atmamak bizi sadece hayalperest biri yapar. O yüzden çocuklarımız, gençlerimiz zamanı geriye çevirme icat edilene kadar bu anlattıklarımıza kulak vermeli, sadece kulak değil gönül de vermelidir. Çünkü zaman durmadan ilerliyor.
Her bireyin kendi gelişimini tamamladığı, hem bu dünya hem de ahir dünya için hedefine ulaştığı bir ömür diliyorum.
Ahmet KAFKAS