ANADOLU GENÇLİK İDAM KARARINA SESSİZ KALMADI
AGD 19 Mayıs Şube Başkanı M. Sami Şenocak; “Kardeş ülke Mısır’da 24 Mart Pazartesi Günü 20 dakika süren bir duruşmada 529 kişi hakkında verilen idam kararı bir insanlık suçudur. Bu kararı veren mahkemenin geçtiğimiz 3 Temmuz’da askeri cunta tarafından gerçekleştirilen darbenin emrinde olduğu aşikârdır. Aynı askeri cunta 14 Ağustos 2013 Çarşamba Günü Adeviyye Meydanı’nda üç bini aşkın sivili şehit etmekten kaçınmamıştır. Şimdi bu cuntanın emrindeki yargının 529 kişi hakkında verdiği saçma sapan idam kararları bizi şaşırtmamıştır.
Cuntanın askerleri ve polisleri tarafından üç bini aşkın insanın şehit edildiği, on binlerce insanın yaralandığı bir günün akabinde tutuklanan 1900 sivil sözde mahkemeye çıkarılmış ve 20 dakikalık bir duruşmada 529 idam kararı okunmuştur. Yani her bir dakikaya 26 idam kararı düşmüştür. Adeviyye Meydanı’nda sivil halkın otomatik silahlarla tarandığı, oluk oluk kanın aktığı ve can pazarının yaşandığı bir günde bir polisin ölümü, 529 kişi ile ilgili verilen idam kararına gerekçe sayılmıştır. Bu kişilerin tek suçu o gün seçilmiş hükümete karşı yapılan darbeyi protesto etmek için Adeviyye Meydanı’nda olmalarıdır.
Bu idam kararlarının hiçbir şekilde insan hakları, özgürlükler ve adaletle bir ilgisi yoktur. İnsanların temel hak ve hürriyetlerinin ayaklar altına alındığı bir karardır. Yaşanan bu hukuk dışı süreçte Batı’nın sessiz kalması elbette ırkçı emperyalizmin izlediği stratejinin bir gereğidir. Zaten aynı güçler darbe sürecine de destek vermişlerdir.
Mısır’da olup bitenleri sadece bir hukuk skandalı olarak değerlendirmek elbette yanlıştır. Yaşanılan süreç, yeryüzünün enerji kaynaklarını yağmalayarak, kendinden olmayan insanları ücretli köleler haline getirerek, kendilerine itaat etmeyenleri de imha ederek mevcut dünya düzenini işleten ırkçı emperyalizmin örtülü işgalinin yansımasıdır. 529 kişi ile ilgili verilen idam kararı bu coğrafyanın insanlarının bağımsızlığını hedef alan bir karardır.
Alınan bu kararın Mısır’ı bir iç savaşa sürükleme ihtimali de bizi endişelendirmektedir. İşgalci İsrail’e komşu olan ülkelerde yaşanan bu sıkıntılı süreçlerin tek kazananın İsrail olduğu aşikârdır. ABD ve İsrail ile stratejik müttefik olan ülkelerin yaşanılan süreçle ilgili bir tepki koyamaması ya da ortaya konulan tepkilerin cılız kınamalardan ibaret kalması da bu oyunun bir parçasıdır.
Mısır’da, Suriye’de, Irak’ta, Lübnan’da, Yemen’de, Bangladeş’te, Afganistan’da, Pakistan’da aynı coğrafyanın insanları arasına kin ve nefret tohumları ekilmektedir. Bazen mezhep farklılıkları, bazen etnik farklılıklar kaşınarak bazen de işbirlikçi iktidarların hukuk dışı uygulamaları ile bu coğrafyada kaos ortamları oluşturulmaktadır. Bütün bu süreç hem İslam ülkelerinin her birinde toplumu bir arada tutan bağları koparmaya hem de İslam ülkelerinin ortak bir anlayış etrafında bir araya gelmelerini sabote etmeye yöneliktir.
Mısır’da yaşanılan sürecin daha da kötüye gitmemesi için bu idam kararlarlarının mutlaka durdurulması gerekir. Ülkemizdeki tepkiler uluslararası platformlara taşınmalıdır. İnsan hak ve özgürlükleri noktasında duyarlılık sahibi uluslararası tüm kuruluşlar bu idam kararlarına karşı en sert tepkiyi göstermelidirler. Uluslararası toplum Mısır’a baskı yapmalıdır. İslam ülkeleri bu kararla ilgili net bir diplomasi izlemelidirler. Göstermelik açıklamalarla ve cılız tepkilerle bir netice alınamayacağı açıktır.
Anadolu Gençlik Derneği olarak biz yeryüzünde ezilen, sömürülen, yoksul ve yoksun bırakılan ve insanlarının oluk oluk kanı akıtılan tüm toplumların bütün bu zulümlere karşı ortak bir irade beyanıyla bir araya gelmesi gerektiğine inanıyoruz. Hakkı üstün tutan bir anlayışla yeni bir dünya kurulmadığı müddetçe bu zulümler engellenemeyecektir. Üç günlük iktidar ve çıkar hesapları ile bu ideali terk etmenin vebalini kimse ödeyemez.
Hepimizin üzerine düşen zalimlerin karşısında ve mazlumların yanında yer alışımızda sahici olmaktır” dedi.