HASTALIKLARI “CAM”DAN KARDEŞLİKLERİ “CAN”DAN
Münevver Yıldız: “Kardeşimle her şeyimiz ortak. Kardeşim olmadan bir hayat düşünemiyorum. O olmasaydı yaşadığımız zorlukları aşamazdım.”
Nuray Yıldız: “Biz birbirimizin dilinden anlıyoruz.” “Sadece saygı bekliyoruz. Hor görülmek istenmiyoruz. Gittiğimiz hastanelerde bile hekimler bizi hor görüyor, bu da bizi çok üzüyor.”
Tatlı Elma Mahallesi'nde yaşayan ve doğuştan cam kemik hastası (Osteogenesis İmperfekta) olan Münevver (43) ve Nuray Yıldız (40) kardeşler, hastalığın getirdiği tüm sıkıntılara, anne ve babalarının da desteğiyle birlikte göğüs geriyor.
Kemikleri hassas olduğu için dışarı çıkamayan ve kalabalık ortamlarda bulunmayan kardeşler, birbirlerinin can dostu olarak hayata tutunuyor.
Münevver Yıldız, kardeşiyle aynı hastalığı çekmelerinden dolayı aralarında güçlü bir bağ oluştuğunu ve birbirlerinden güç aldıklarını söyledi.
Hastalıkları nedeniyle dışarı pek fazla çıkamadıklarını ve günün her anında kardeşi Nuray ile olduklarını belirten Yıldız, "Kardeşimle aynı kaderi paylaştığımız için evde sürekli beraberiz. Kardeşimle her şeyimiz ortak. Kardeşim olmadan bir hayat düşünemiyorum. O olmasaydı yaşadığımız zorlukları aşamazdım” konuştu.
“İnsanların hor görmesi üzüyor”
Yıldız, bütün ihtiyaçlarını kendisinin karşıladığını, başkası ona yardımcı olduğunda kemiklerinin kırıldığını ve yatağa bağımlı hale geldiğini anlatarak, insanların kendilerini kimi zaman hor gördüğünü, saygı göstermediğini, bu nedenle de çok üzüldüğünü dile getirdi.
Hastalığının ilerlediğini ve kemiklerinin iç organlarına baskı yaptığını dile getiren Münevver Yıldız, ''Her şeye rağmen yaşamayı seviyorum. Böyle yaşamaya alıştım artık. Sadece insanların biraz daha duyarlı olmasını istiyorum.'' ifadesini kullandı.
“Ablam benim yaşam kaynağım”
Ablası Münevver ile aynı hastalığı yaşamanın kaderi olduğunu söyleyen Nuray Yıldız ise ablası sayesinde hayata tutunduğunu kaydetti.
Ablasının hastalığı biraz daha ileri seviyede yaşadığını aktaran Yıldız, şunları söyledi: “Kemiklerimiz hassas. En küçük bir müdahale veya darbede kırılabiliyor. Bu nedenle çok hassas davranıyoruz. Genelde evden dışarı çıkmıyoruz. Günün tüm anında ablamla beraberiz. Biz birbirimizin dilinden anlıyoruz. Güçlükle de olsa ben koltuk değnekleri ile yürüyebiliyorum ancak ablamın durumu biraz daha özel ve farklı. Biz bu hayata alıştık. Kimseden bir farkındalık, ayrıcalık beklemiyoruz. Sadece insanlardan saygı bekliyoruz. Hor görülmek istenmiyoruz. Gittiğimiz hastanelerde bile hekimler bizi hor görüyor. Bu da bizi çok üzüyor.”
“En büyük arzum onları mutlu görebilmek”
Anne Semiha Yıldız ise 4 çocuğundan ilk iki kızının cam kemik hastası olduğunu ifade etti.
Çocuklarının doğduğu günden itibaren bebek gibi bakımlarını yaptığını anlatan Yıldız, “Kızlarım benim her şeyim. Biz birbirimize bağlıyız. Anne olarak onlar için elimden geleni yapıyorum. En büyük arzum, onları mutlu görebilmek” diye konuştu.