HALUK KOÇ'TAN TUTANAK İDDİASI
CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Sözcüsü Haluk Koç, İmralı tutanakları hakkında konuştu.
CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Sözcüsü Haluk Koç, İmralı sürecini değerlendirerek, “Tutanaklar açıklansın. Ortada birtakım belgeler var. Bu sıradan bir olay değil. Kamuoyunun hazırlanması için bizzat Başbakan’ın bilgisi dahilinde bir sızdırma olduğundan şüpheleniyoruz” dedi.
Koç, İmralı sürecini değerlendirerek, süreçten sadece “bu yalanların sahibi” Başbakan Erdoğan, Başbakan’ın Başdanışmanı Yalçın Akdoğan, Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, Başbakanlık Müsteşarı Efkan Ala ve MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın haberi olduğunu öne sürdü. "CHP çözüme, barışa karşı mı?" sorusunun sık sık tekrarlandığını söyleyen Koç, hiç kimsenin Başbakan'a “çözümden kastının ne olduğunu” soramadığını belirtti.
-“TERÖRLE MÜCADELEDE ARTIK HUKUK DIŞINA ÇIKILDI”-
Kandil’den ‘Devlet bizi muhatap almadı’ şeklinde bir ses yükseldiğini dile getiren Koç, şöyle konuştu:
“Yani, Karayılan ‘Biz muhatap alınmalıyız, devlet bizi muhatap almalı’ diyor. Bir hukuk devletindeyiz. Yasalarımız var, Anayasamız var. Şimdiye kadar devlet hatalarıyla, sevaplarıyla hukuk çerçevesinde terörle mücadeleyi yürüttü. Zaman zaman görüşmeler olduğunu öğreniyoruz. Geldiğimiz noktada, bizim altını özenle çizmek istediğimiz husus, terörle mücadelede artık hukuk dışına çıkılmıştır. Türkiye bir hukuk devleti tanımının dışında, bir başka sürece savrulmuştur. Terör örgütü lideri konuşuyor. Kemal Kılıçdaroğlu, haklı olarak feryat ediyor, ‘Kader ortağın konuştu’ diyor. Sen ne diyorsun? ‘Ben konuşmayacağım, bana güvenin.’ Nasıl güveneceğiz? Yaz aylarında bazı BDP Milletvekilleri, PKK militanlarıyla yolda karşılaştılar güya, kucaklaştılar. Ondan sonra Başbakan’ın hamaset kokan bir-iki ay süren söylemlerine tanık olduk; ‘Terörle kucaklaşanla aynı çatı altında görev yapamayız. Dokunulmazlıklar kalkacak.’ Şimdi geldiğimiz nokta ne? Bunların hepsi unutuldu. Başbakan bizzat terör örgütüyle kendisi fiilen kucaklaşıyor. Vahim bir olay. Üzerinde durmuyor, durulmuyor. Yazılmıyor, yazamıyorsunuz, yazsanız yayımlanmıyor. Bunları biliyorum.”
-“SANKİ BİR SAVAŞ HUKUKU TERMİNOLOJİSİ KULLANILIYOR”-
BDP Grup Başkanvekili Pervin Buldan’ın İmralı dönüşü, “PKK’nın elinde tutsaklar var, devletin de elinde tutsaklar var” sözlerini hatırlatan Koç, şunları ifade etti:
“Sanki bir savaş hukuku terminolojisi kullanılıyor. Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devletidir. Eğer elinde bir tutuklu varsa, gözaltında birisi varsa yasalar çerçevesinde yürütülen soruşturmalarla, davalarla ilgilidir. Bunun adı tutsak değildir. Bu savaş hukuku terminolojisine Başbakan’dan çıt yok. Kılıçdaroğlu sordu, biz de sorduk; ‘Ne demek devletin elinde tutsak var? Var mı böyle bir tutsak? Çık, açıkla’ dedik. Tutsak nedir? Bir savaş hukuku deyimidir. Başbakan’dan çıt yok, tepki yok. Acı sonuç, devletin meşru yapısı ile terör örgütü yapısı eşit, muhatap kılınmıştır. Bunu kabul etmek mümkün değildir. Tutanaklar açıklansın. Ortada birtakım belgeler var. Bu sıradan bir olay değil. Kamuoyunun hazırlanması için bizzat Başbakan’ın bilgisi dahilinde bir sızdırma olduğundan şüpheleniyoruz. Bir gazetede çıkan manşet, akabinde yaşanan olaylar. Kamuoyu nasıl tepkisizleştirilir? Kamuoyu, kabul edilmesi çok zor bir sürece nasıl taksitle duygusal olarak hazırlanabilir? Yani bir çeşit algı, toplum mühendisliği. Bilinçli bir şekilde çalıştırılıyor. Bunu görmek zorundayız. Maalesef devlet hukuk dışına çıkartılmıştır. Bunun yasal ve anayasal boyutu ve karşılığında öngörülen cezalar vahimdir, suçlamalar vahimdir.”
-“AMAÇ TOPLUMUN TEPKİSİZ HALE GETİRİLMESİ”-
“MİT’in görevlendirilmesine hiç girmek istemiyorum. Kim sızdırdı tartışması hala bütün hızıyla devam ediyor. Kim sızdırdı, niye sızdırdı, sızan gerçek mi, değil mi? Bunların hepsi ‘Kuşa bak’ politikası, ‘Bak cambaza, bak cambaza; oynuyor ipte.’ Politika bu. Amaç toplumun tepkisiz hale getirilmesi, reflekslerinin köreltilmesi” diyen Koç, şunları ekledi:
“CHP olarak, ısrarla çözüm diyoruz, ısrarla barış diyoruz. Israrla birlikte yaşama iradesini koruyalım diyoruz. Israrla hukuk devletini aşındırmadan, hukuk devletinin kurallarının dışına çıkmadan bu süreci meşru zeminde tartışalım diyoruz. CHP’ye, ‘Siz bu sürece katılmıyorsunuz’ diyorlar. İyi, gözüm kapalı uçurumun kenarından atlayacağım. Böyle bir şey yok. Kürt yurttaşlarımızın sorunları var. Kürt yurttaşlarımızın talepleri var. Bunların hepsi meşru zeminde, TBMM’de siyasal mutabakat arayarak ve toplumda, toplumsal mutabakat arayarak bir süreç içerisinde hukuk devletinin kurallarına bağlı olarak aranmalıdır, siyasi sorumluluklar taşınmalıdır. Böyle bir süreç varsa CHP kurumsal olarak buradadır. Türkiye’nin birliğini, üniter yapısını, kardeşliğini tartışmayacağız. Anayasa’nın ilk 4 maddesini tartışmaya açmayacağız. Ama birlikte yaşama, herkesin eşit hukuku paylaşan, eşit cumhuriyet yurttaşları olarak bu ülkede özgürce yaşamasının her türlü siyasi alt yapısının hazırlanmasında CHP var; ama hukuk devleti kuralları içerisinde. Devleti meşru zemine çekme noktasında uyarılarımızı yapıyoruz. Ve son kez uyarıyoruz. Devletin, hukuk devletinin dışarısına bizzat Başbakan’ın ihtirasları çerçevesinde çekilmesi suçtur. Ve bu suç açıkça, şu anda Türkiye’de işlenmeye devam etmektedir. Çağrımız Başbakan’a; çık konuş, kader ortağını yalnız bırakma. Sözcülüğü de kaptırma, çık konuş.”
BDP milletvekilleri ile PKK yöneticilerinden Murat Karayılan’ın görüşme fotoğrafını da değerlendiren Koç, “Daha önce MİT aracılığıyla kuryelik yapıldığını söylemiştik. Ben burada açıkladım, birçok kimse yazamadı. Müsteşar Yardımcısı’nın doğrudan gittiğini söyledim. Tarifeli tren seferleri gibi seferler konuldu. Fotoğraf çok açık. Hukuksuzluğun bir belgesidir. Bundan cesaret alan oradaki terör örgütü elemanları da ‘Devlet bizleri muhatap almalı, biz de muhatabız’ diyor devletin karışında. Yani bu noktaya taşınmıştır” dedi.
Bir gazetecinin, BDP Eş Genel Başkanı Gültan Kışanak’ın “PKK'nın elindeki kamu görevlilerini almaya bir heyetin gideceği; AKP, MHP ve CHP'den milletvekillerinin de isterlerse bu heyette yer alabileceği” sözlerini anımsatarak, CHP’den heyete katılımın olup olmayacağı sorusu üzerine Koç, şu yanıtı verdi:
“Biz, hukuk devletinden bahsediyoruz. Hukuk devletinin nasıl işleyeceğinden bahsediyoruz. Hukuk devletinde muhataplar, hukuksal kimlikler, hukuksal kurumlar, hukuksal yapılardır.”