petshop
kurtköy escort

deneme bonusu veren siteler deneme bonusu 2023 deneme bonusu veren siteler

BU İŞ KOLA - FANTA İŞİ DEĞİL!

Siyaset 25.07.2014 - 15:56, Güncelleme: 10.02.2023 - 01:39 3348+ kez okundu.
 

BU İŞ KOLA - FANTA İŞİ DEĞİL!

İsrail'in Gazze'ye başlattığı kara harekâtı ile ilgili Avrupa'dan “ılımlı açıklamalar”(!) geldi. Fransa ve İngiltere “orantılı güç”(!) uygulanmasını istedi, Amerika da "titiz bir operasyon"(!) yapılmasını istedi. Latin Amerika ülkeleri Venezüella ve Şili operasyona sert tepki gösterdi ve Venezuella, İsrail Büyükelçisini sınır dışı etti, Şili de İsrail ile bütün ticari ilişkilerini kestiğini duyurdu.
Biz Türk Dışişleri olarak ta “Topyekûn kınama” kararı aldık… Şimdi, ne diyordu Venezüella Devlet Başkanı Nicolás Maduro;“Filistin’den Müslüman, Hıristiyan ve farklı dinden ve kültürden insanlar var. Çağrım bölgedeki Arap halkına ve liderlerine; Ne zamana kadar katliama sessiz kalacaksınız? Filistinli kardeşlerinizin katliamını izlemeye devam mı edeceksiniz? Arap halkları ne zaman uyanacak? Ve Arap liderleri… Ne zaman uyanıp Filistin halkının sesine ses vereceksiniz? Yerin dibine batsın resmi açıklamalarınız! Yerin dibine batsın uluslararası protokolünüz. Artık harekete geçmelisiniz. Filistin halkının katillerine cevap vermelisiniz. Durdurmalısınız! Venezuela Devlet Başkanı olarak size sesleniyorum; Yeter artık! Resmi açıklamalarınızdan öteye gidemiyorsunuz, o kadar. Ses tonumdan dolayı kusura bakmayım çok derinden konuşuyorum. İçimde saklı olan acı ve öfke beni bu şekilde konuşturuyor.”Gerçekten yeter artık. Bir Venezüella ya da Şili kadar olamadık. Müslüman bir Türk olarak Ortadoğu’da ve Türk Coğrafyasında gördüğümüz; son dönemde Türklere ve Müslümanlara yapılan saldırılar, katliamlar, soykırımlar katlanarak arttığıdır. Yapılan bu zulümlere, işgallere, kafatasçılığa, faşizme, mezhepçiliğe karşı günübirlik popülist siyasetler üretmekten başka bir şey yapamaz hale getirildik. Birey olarak bize düşen elimize silahı alıp bu zalimliğin olduğu yere gidip önümüze geleni öldürmek değil, bizi temsil edenlerden sürekli ve etkili bir dış siyaset istemek, üretken olmak, ülkemizi dünya ülkeleri ile rekabet edebilir seviyeye getirmek, gerekiyor ise, ordusunun müdahalesinin arkasında durmak, ülke çıkarları çerçevesinde orduda savaşmaktır. Güçlü bir ordu, içeride ve dışarıda güçlü bir Türkiye, etkili bir Türk dış siyaseti bize yakışandır. Ama maalesef içinden geçtiğimiz bu zorlu dönemde bize yakışanları yaşayamıyor, yaşatamıyoruz.Türk Dışişleri popülist siyaset yerine, etkin dış siyaset yapılmalıdır. İsrail’in Gazze’de masum sivillere yönelik yaptığı bu zulüm ve işgal bu günün sorunu değildir. Sorunun kökleri 1897’ye kadar dayanmaktadır. II. Dünya savaşında bölgedeki Arapların Osmanlı’ya karşı ayaklanması ile başlayan olaylar, bölgenin İngilizlerin eline geçmesi ile devam etmişti. 1948’de ihanet ve savaşların ortasında suni bir devlet olarak kurulan İsrail, Filistin topraklarını, İngilizler ile işbirliği ve pazarlık yaparak, kirli oyunlarla Filistin halkından satın alarak kurmuştur. Siyonizm ile mücadele biz Müslüman Türkler için bir yaşam tarzı olmalıdır. Bugünlerde maalesef bazı yöneticiler işi kolaya fantaya mahkûm ederek, modaya uyup popülist siyaset yapma peşindeler. Hatta o kadar ki, boykottan geç haberi olanlar “o yaptı, bende yapayım”, “dostlar alış verişte görsün” mantığı ile açıklama yaptılar. İsrail mallarını boykot ettiler, işi kolaya fanta ya indirgediler. Bu iş kola-fanta işi değildir. Hem adama sormazlar mı? “Aklın başına bugün mü geldi, 1948 den bugüne fiilen devam eden işgaller ve zulmü ne oldu da bugün gördünüz?” diye. Düne kadar Filistin'de işgal yok muydu, Masum Müslümanları öldürmüyorlar mıydı? O zaman neden kola- fanta alıyordunuz da bugün neden almıyorsunuz? Hem, Müslümanın biri çıkıp size sormaz mı; " bu boykotumuz süreli mi, süresiz mi" diye. Sormazlar mı "1948 den bugüne İsrail' in Filistin'den işgal ettiği topraklardan çıkana kadar boykotumuz devam edecek mi?" diye...Hiç kimse bu ulvi milletin iradesini, tepkisini kolaya fanta ya da mahkûm etmesin. Unutmayalım ki; geçmişte de kamuoyu hassasiyetini istismar ederek yapılan boykotların hiçbiri kesin bir sonuca ulaşmamış, sadece bu şirketlerin Türk çalışanlarına zarar verdiğini yaşayarak tecrübe edilmiştir. Gazze'de yaşanan insanlık dramı karşısında hepimiz, kendi ekonomimize zarar verecek bu tür girişimler yerine, İsrail'in bu saldırılarının durdurulmasına ve kardeş Filistin halkına gereken insani yardımın oluşturulmasına odaklanmalıyız, siyasileri de bu konuda harekete geçirtmeliyiz. Siyonizm ile mücadele sadece İslami açıdan değil, insanı insan yapan değerler açısından da önemlidir. İnsani değerleri taşıyan her insanoğlu dini, mezhebi ne olursa olsun bu yapılanların insanlığa, dine, kitaba, ahlaka sığmadığını görmelidir. R4bia sloganları ile meydanlarda bas bas bağıranlar neden sıra Gazze'ye, Türkmeneli'nde, Arakan’a , Urumçi’ye, Suriye’ye geldiğinde neden aynı tepkileri göstermez. Bunun altında İslam’ın siyasallaştırılması, kafatasçılık, faşizm ya da mezhepçilik mi vardır?  Bunu iyi etüt etmek gerekmektedir. Bizler Anadolu insanıyız. Faşizm, şovenizm, nazizm, siyonizm, kafatasçılık, mezhepçilik, biyolojik tasnif gibi sapma ve anormallikler bize uzak ve yabancıdır. Türk milleti laboratuvarlarda değil, binlerce yılın kültür ve siyasi birliğinden oluşmuştur. Türklük ise milletimizin adı, kim olduğunun beyanı, asırların alın teri, göz nuru, kültürel kazanımların müşterek ruhu olarak hiçbir şeyle mukayese kabul etmeyecek tarihi bir mücevherdir. Yeryüzündeki her çeşit zulme ve zalimlere karşı çıkmak,  Kur'an'ın önemli emirlerinden biridir. “Allah’ın Laneti Zalimlerin Üzerine Olsun.
İsrail'in Gazze'ye başlattığı kara harekâtı ile ilgili Avrupa'dan “ılımlı açıklamalar”(!) geldi. Fransa ve İngiltere “orantılı güç”(!) uygulanmasını istedi, Amerika da "titiz bir operasyon"(!) yapılmasını istedi. Latin Amerika ülkeleri Venezüella ve Şili operasyona sert tepki gösterdi ve Venezuella, İsrail Büyükelçisini sınır dışı etti, Şili de İsrail ile bütün ticari ilişkilerini kestiğini duyurdu.

Biz Türk Dışişleri olarak ta “Topyekûn kınama” kararı aldık…

Şimdi, ne diyordu Venezüella Devlet Başkanı Nicolás Maduro;“Filistin’den Müslüman, Hıristiyan ve farklı dinden ve kültürden insanlar var. Çağrım bölgedeki Arap halkına ve liderlerine; Ne zamana kadar katliama sessiz kalacaksınız? Filistinli kardeşlerinizin katliamını izlemeye devam mı edeceksiniz? Arap halkları ne zaman uyanacak? Ve Arap liderleri… Ne zaman uyanıp Filistin halkının sesine ses vereceksiniz?

Yerin dibine batsın resmi açıklamalarınız! Yerin dibine batsın uluslararası protokolünüz. Artık harekete geçmelisiniz. Filistin halkının katillerine cevap vermelisiniz. Durdurmalısınız! Venezuela Devlet Başkanı olarak size sesleniyorum; Yeter artık! Resmi açıklamalarınızdan öteye gidemiyorsunuz, o kadar. Ses tonumdan dolayı kusura bakmayım çok derinden konuşuyorum. İçimde saklı olan acı ve öfke beni bu şekilde konuşturuyor.”Gerçekten yeter artık. Bir Venezüella ya da Şili kadar olamadık.

Müslüman bir Türk olarak Ortadoğu’da ve Türk Coğrafyasında gördüğümüz; son dönemde Türklere ve Müslümanlara yapılan saldırılar, katliamlar, soykırımlar katlanarak arttığıdır.

Yapılan bu zulümlere, işgallere, kafatasçılığa, faşizme, mezhepçiliğe karşı günübirlik popülist siyasetler üretmekten başka bir şey yapamaz hale getirildik.

Birey olarak bize düşen elimize silahı alıp bu zalimliğin olduğu yere gidip önümüze geleni öldürmek değil, bizi temsil edenlerden sürekli ve etkili bir dış siyaset istemek, üretken olmak, ülkemizi dünya ülkeleri ile rekabet edebilir seviyeye getirmek, gerekiyor ise, ordusunun müdahalesinin arkasında durmak, ülke çıkarları çerçevesinde orduda savaşmaktır. Güçlü bir ordu, içeride ve dışarıda güçlü bir Türkiye, etkili bir Türk dış siyaseti bize yakışandır.

Ama maalesef içinden geçtiğimiz bu zorlu dönemde bize yakışanları yaşayamıyor, yaşatamıyoruz.Türk Dışişleri popülist siyaset yerine, etkin dış siyaset yapılmalıdır.

İsrail’in Gazze’de masum sivillere yönelik yaptığı bu zulüm ve işgal bu günün sorunu değildir. Sorunun kökleri 1897’ye kadar dayanmaktadır. II. Dünya savaşında bölgedeki Arapların Osmanlı’ya karşı ayaklanması ile başlayan olaylar, bölgenin İngilizlerin eline geçmesi ile devam etmişti. 1948’de ihanet ve savaşların ortasında suni bir devlet olarak kurulan İsrail, Filistin topraklarını, İngilizler ile işbirliği ve pazarlık yaparak, kirli oyunlarla Filistin halkından satın alarak kurmuştur.

Siyonizm ile mücadele biz Müslüman Türkler için bir yaşam tarzı olmalıdır. Bugünlerde maalesef bazı yöneticiler işi kolaya fantaya mahkûm ederek, modaya uyup popülist siyaset yapma peşindeler.

Hatta o kadar ki, boykottan geç haberi olanlar o yaptı, bende yapayım”, “dostlar alış verişte görsün” mantığı ile açıklama yaptılar.

İsrail mallarını boykot ettiler, işi kolaya fanta ya indirgediler.

Bu iş kola-fanta işi değildir.

Hem adama sormazlar mı? “Aklın başına bugün mü geldi, 1948 den bugüne fiilen devam eden işgaller ve zulmü ne oldu da bugün gördünüz?” diye.

Düne kadar Filistin'de işgal yok muydu, Masum Müslümanları öldürmüyorlar mıydı? O zaman neden kola- fanta alıyordunuz da bugün neden almıyorsunuz?

Hem, Müslümanın biri çıkıp size sormaz mı; " bu boykotumuz süreli mi, süresiz mi" diye. Sormazlar mı "1948 den bugüne İsrail' in Filistin'den işgal ettiği topraklardan çıkana kadar boykotumuz devam edecek mi?" diye...Hiç kimse bu ulvi milletin iradesini, tepkisini kolaya fanta ya da mahkûm etmesin.

Unutmayalım ki; geçmişte de kamuoyu hassasiyetini istismar ederek yapılan boykotların hiçbiri kesin bir sonuca ulaşmamış, sadece bu şirketlerin Türk çalışanlarına zarar verdiğini yaşayarak tecrübe edilmiştir. Gazze'de yaşanan insanlık dramı karşısında hepimiz, kendi ekonomimize zarar verecek bu tür girişimler yerine, İsrail'in bu saldırılarının durdurulmasına ve kardeş Filistin halkına gereken insani yardımın oluşturulmasına odaklanmalıyız, siyasileri de bu konuda harekete geçirtmeliyiz.

Siyonizm ile mücadele sadece İslami açıdan değil, insanı insan yapan değerler açısından da önemlidir. İnsani değerleri taşıyan her insanoğlu dini, mezhebi ne olursa olsun bu yapılanların insanlığa, dine, kitaba, ahlaka sığmadığını görmelidir.

R4bia sloganları ile meydanlarda bas bas bağıranlar neden sıra Gazze'ye, Türkmeneli'nde, Arakan’a , Urumçi’ye, Suriye’ye geldiğinde neden aynı tepkileri göstermez.

Bunun altında İslam’ın siyasallaştırılması, kafatasçılık, faşizm ya da mezhepçilik mi vardır?  Bunu iyi etüt etmek gerekmektedir.

Bizler Anadolu insanıyız. Faşizm, şovenizm, nazizm, siyonizm, kafatasçılık, mezhepçilik, biyolojik tasnif gibi sapma ve anormallikler bize uzak ve yabancıdır.

Türk milleti laboratuvarlarda değil, binlerce yılın kültür ve siyasi birliğinden oluşmuştur. Türklük ise milletimizin adı, kim olduğunun beyanı, asırların alın teri, göz nuru, kültürel kazanımların müşterek ruhu olarak hiçbir şeyle mukayese kabul etmeyecek tarihi bir mücevherdir.

Yeryüzündeki her çeşit zulme ve zalimlere karşı çıkmak,  Kur'an'ın önemli emirlerinden biridir.

“Allah’ın Laneti Zalimlerin Üzerine Olsun.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve 19mayisgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.