petshop
kurtköy escort

deneme bonusu veren siteler deneme bonusu 2023 deneme bonusu veren siteler

CUMHURBAŞKANI ADAYIMIZ RECEP TAYYİP ERDOĞAN'IN BASIN AÇIKLAMASI

Siyaset 17.07.2014 - 10:03, Güncelleme: 10.02.2023 - 01:39 1941+ kez okundu.
 

CUMHURBAŞKANI ADAYIMIZ RECEP TAYYİP ERDOĞAN'IN BASIN AÇIKLAMASI

Cumhurbaşkanı Adayımız ve Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın Gündemdeki Değerlendirmeleri
Cumhurbaşkanı adayı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "Eskinin manasız yasaklarını tek tek kaldırdık. Kısıtlamaları, yasakları, kaldırdık, inançların, değerlerin, ifade özgürlüğünün, kimlik ve kültürlerin var olma özgürlüğünün önünü açtık" dedi. Başbakan Erdoğan, İstanbul Dostluk Derneği'nin Yenikapı Şehir Parkı'nda düzenlenen iftarındaki konuşmasına, "Mübarek ramazan akşamında bizi bir araya getirdiği için İstanbul Dostluk Derneği'ne şükranlarımı sunuyorum. Bu buluşma vesilesiyle birlikte yol yürüdüğümüz, mücadele verdiğimiz, dava arkadaşlığı yaptığımız, bugün ahirete intikal etmiş olan kardeşlerimizi, ağabeylerimizi, özellikle de değerli hocamız, başbakanlarımızdan Prof. Dr. Necmettin Erbakan'ı rahmetle, minnetle yad ediyorum, mekanları inşallah cennet olsun, Allah onlardan razı olsun diyorum" sözleriyle başladı. İftarda bulunan birçok kişiyle çok uzun yıllar yan yana, omuz omuza mücadele verdiklerini, gençlik kolları teşkilatlarında, ilçe başkanlıklarında, il başkanlıklarında, İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nde, 12 yıl içinde hükümette beraber yol yürüdüklerini anlatan Erdoğan, metotlarda, usullerde kimi zaman farklılıklar olsa da her zaman aynı kadim davanın, aynı hedef ve ideallerin yolcuları olduklarını söyledi. Erdoğan, AK Parti'nin 12 yıl 11 ay önce 14 Ağustos 2001'de kurulduğunu hatırlatarak, şöyle devam etti: "AK Parti, yeni bir parti olsa da çok zengin bir medeniyet birikiminin, kararlı bir siyasi mücadele geleneğinin üzerine inşa edildi. Bugün birlikte olsak da olmasak da her bir kardeşimin, bu medeniyet birikiminde ve siyasi mücadele geleneğinde mutlaka az ya da çok katkıları oldu. Biz Allah'a hamdolsun hiçbir zaman aslını inkar edenlerden, tarihini unutanlardan, özellikle köklerine sırtını dönenlerden olmadık. Bu dava, Selçuklu'yla başlayan, asırlar boyunca 3 kıta üzerinde adalet mücadelesi veren, bugüne onurlu ve dimdik şekilde ulaşan, inşallah heyecanla da geleceğe yürüyen bir davadır. Biz bu büyük, bu kadim davanın sadece neferleriyiz. Bizden öncekilerden bir emanet devraldık. O emanetin hakkını vermeye çalıştık, çalışıyoruz. İnşallah vakti, zamanı gelince de bu emaneti ehlilerine teslim edeceğiz." Büyüklerinden "ben" değil, "biz" demeyi, şahsi hırsları törpülemeyi, kibri ayaklar altına almayı, nefsi değil, davayı öne çıkarmayı öğrendiklerini dile getiren Erdoğan, "Bütün mücadele hayatımız boyunca da gençlere bu terbiyeyi aşılamanın gayreti içinde olduk. Şu anda gençlerimize baktığımızda gayretlerimizin hamdolsun boşa gitmediğini görüyoruz. İstanbul'da mücadeleye başladığımızda, deyim yerindeyse bir avuç genç, ama bir avuç inançlı genç, çok çalıştık, çok gayret gösterdik, hem kemiyetin çoğalmasını hem de keyfiyetin derinleşmesini sağladık. Hak vaki olup, fani aleme gözlerimizi yumduğumuzda, inşallah gözlerimiz arkada kalmayacak; arkadan çığ gibi inançlı, terbiyeli, donanımlı, birikimli, cesur gençlerin geldiğini görmenin memnuniyeti içinde inşallah huzurlu kalp ile fani aleme veda edeceğiz" diye konuştu. Cumhurbaşkanı adayı Erdoğan, kendilerinden önceki nesillerin çok zor şartlar altında mücadele verdiğini ifade ederek, "Tek parti zulmünün ülkeyi kasıp kavurduğu, inançların, değerlerin baskılar altına alındığı dönemlerde yaşadılar. Ezanın Türkçe okunmaya zorlandığı, Kur'an'a giden, camilere giden yolların kapandığı, inançlarla birlikte kültürlerin, kimliklerin, her türlü ifade özgürlüğünün kısıtlandığı bir baskı döneminden geçtiler. Hiçbir zaman yılgınlığa düşmediler, yeise kapılmadılar, ümitsiz olmadılar, mütevazı şartlarda ama son derece samimi şekilde, inançla mücadeleyi sürdürdüler" dedi. "Zirveye ulaşmaktan daha zor olan, zirvede tutunabilmektir" Kendi nesillerinin, önceki nesle göre biraz daha iyi şartlarda olsa da zor dönemlerden geçtiğini belirten Erdoğan, şunları söyledi: "Değerlerin baskı altında olduğu dönemleri bizler de yaşadık, özgürlüklerin kısıtlandığı dönemlerden geçtik. Siyasi mücadelemizin her vasıta ile engellendiği, hatta partilerimizin kapandığı günleri gördük. Gençlerin sokaklarda birbiriyle çatıştırıldığı, darbelerin ülke üzerine karabasan gibi çöktüğü yılları tecrübe ettik. Bizden önceki nesiller gibi biz de umudumuzu kaybetmedik, yılmadık, yıkılmadık ve mücadeleyi sürdürdük. Bütün engelleri aşmış, dikensiz bir gül bahçesine ulaşmış değiliz; hiç kuşkusuz eskiye göre çok farklı, çok ileri bir yerdeyiz. Eskinin manasız yasaklarını tek tek kaldırdık. Kısıtlamaları, yasakları kaldırdık, inançların, değerlerin, ifade özgürlüğünün, kimlik ve kültürlerin var olma özgürlüğünün önünü açtık. Farklı bir Türkiye olabileceğini, geçmişten farklı bir Türkiye'nin, 77 milyonun kardeş olduğu bir Türkiye'nin inşa edilebileceğini herkese gösterdik, ancak kazanımlarımızı muhafaza etmek, takdir edersiniz ki onları elde etmekten daha zordur. Zirveye ulaşmaktan daha zor olan, zirvede tutunabilmektir." Erdoğan, Şeyh Edebali'nin "Yüksekte yer tutanlar, aşağıdakiler kadar emniyette değildir" sözlerine atıfta bulunarak, "Bizim şu anda asla rehavete kapılmadan, asla gevşemeden, hem kazanımlarımızı muhafaza etmemiz hem de bu kazanımlara yenilerini eklememiz gerekiyor. Zira biz nasıl bir inançla çalışıyorsak, Türkiye'de ve dünyada hasımlarımız da o kadar hırsla çalışıyorlar. Biz yeni bir Türkiye aşkıyla nasıl mücadele veriyorsak, eski Türkiye'yi özleyenler de o kadar hırsla çalışıyorlar." Kaybeden tüm Türkiye olacaktı Erdoğan, aralık ayında hükümete yönelik ciddi bir saldırı girişimi yaşadıklarını, 17 ve 25 Aralık'ta yolsuzluk bahanesi altında hükümetlerine yönelik bir darbe gerçekleştirilmek istendiğini belirterek, "Eğer başarılı olsalardı inanın kaybeden sadece AK Parti değil, sadece hükümetimiz değil, davamız olacaktı, mücadelemiz olacaktı. Kaybeden tüm Türkiye olacaktı" ifadelerini kullandı. Bu saldırıyı gerçekleştirenleri en az kendisi kadar milletin de tanıdığını dile getiren Erdoğan, bu saldırıyı gerçekleştirenlerin AK Parti'nin siyaset mücadelesini her fırsatta engellemeye çalışanlar olduğunu söyledi. Erdoğan, bu saldırıyı gerçekleştirenlerin partileri kapatan, kendilerini tahkir eden, hor gören, her türlü denklemin dışına atmaya çalışan zihniyet olduğunu ifade ederek, şunları kaydetti: "Daha da vahimi, bu sadırıyı gerçekleştirenler cemaat görüntüsü altında vatanına ihanet şebekesi kurmuş bir örgüttü. En az benim kadar sizler de bu örgütü çok yakından biliyor ve tanıyorsunuz. 1980'de gittiler askeri müdahaleyi desteklediler. Darbecilere övgüler düzdüler. 1990'larda başörtüsü mücadelesinin karşısında oldular. 28 Şubat'ta darbecilerin yanında yer alıp, imam hatip okullarının kapatılmasını desteklediler. Dönemin Erbakan hükümetine, 'beceremediniz artık bırakın' diyecek kadar, darbecilerle aynı dili kullanacak kadar maalesef vefasız oldular. İşte son birkaç yıl içinde de bu örgütün ne kadar nankör, ne kadar kaypak ve ne kadar ihanet içinde olduğunu tecrübe ettik." "Onların nasıl bir hesabı varsa, Allah'ın da milletin de bir hesabı var" Başbakan Erdoğan, bu örgütün sadece AK Parti'ye değil, kendileri dışındaki her fikre, her oluşuma, her hayırlı mücadeleye hasım olduklarını vurgulayarak, bunların hayırda yarışmak yerine, çelme takmayı tercih ettiklerini, kendileri dışındaki her hareketi yok saydıklarını ve yok etmek istediklerini aktardı. "Onların nasıl bir hesabı varsa, Allah'ın da bir hesabı var, milletin de bir hesabı var" diyen Erdoğan, söz konusu örgütün hesaplarının duvara çarptığını, bir kristal vazo gibi parçalandığını dile getirdi.  Erdoğan, söz konusu örgütün ne olduklarının, neye hizmet ettiklerinin, neyi hedeflediklerinin görüldüğünü vurgulayarak, konuşmasına şöyle devam etti: "Maskeler düştü. Gerçek yüzleriyle tanıştık. Tekrar ediyorum, bunların meselesi benim şahsımla, ailemle, yol arkadaşlarımla, partimizle ya da hükümetimizle değil. Bunların meseleleri bizimle olduğu kadar sizinledir, milletledir. Çünkü bunlar ulusal güvenliğimizi tehdit eden unsurlardır. Bunların her hayırlı işle sorunları oldu ve bugün de var." Hopa'da İHH'ya saldırı Cumhurbaşkanı adayı ve Başbakan Erdoğan, dün Artvin'in Hopa ilçesinde, iftar için hazırlık yapan İnsan Hak ve Hürriyetleri İnsani Yardım Vakfı ekibi ve vakfa ait iftar tırının, bir grubun saldırısına uğramasıyla ilgili olarak da şunları söyledi: "İnsani Yardım Vakfı, Hopa'da yoksullar için bir iftar hazırlığı yaparken bir kısım vandallar, bir kısım alçaklar yardım kuruluşunun çalışanlarına saldırdı ve onları darp etti. Bu saldırganları biz zaten tanıyoruz. Aynı durumu benim Hopa mitingimde de bana yaptılar. Onların nereden beslendiğini, nereye hizmet ettiğini biliyoruz. Ama işte bu örgütün medyası, bu Pensilvanya'nın medyası çıktı, bu saldırının arkasında durdu. Eğer görmeyen varsa ben burada bir kez daha hatırlatmak isterim. Pensilvanya'nın bu kuruluşa olan kini, bu yardım teşkilatının İsrail'e verdiği rahatsızlıktan dolayıdır. İsrail, Pensilvanya... Pensilvanya'nın İsrail'e karşı bir açıklamasını duydunuz mu? Duyamazsınız. Ne demek istediğimi anlıyorsunuz değil mi? İsrail'in Mavi Marmara'dan dolayı bu yardım teşkilatına kini var. Pensilvanya'nın da aynı sebeple bu kuruluşa kini var. Ne diyordu, 'Otoriteden izin almalılardı'. Otorite kim, güneydeki sevdikleri mi, yoksa biz mi? Eğer otorite Türkiye'de bizsek biz zaten izni verdik. Ama onlara göre İsrail." Erdoğan, bu yardım vakfının aynı şekilde Filistin, Suriye, Irak, Somali, Afganistan, Açe, Myanmar, Patani gibi bölgelerde ve Afrika içlerinde, ölümü göze alarak yaptığı yardımların da söz konusu örgütü rahatsız ettiğini vurgulayarak, Hopa'daki saldırının arkasında durmalarının da bundan kaynaklandığını söyledi. 17 ve 25 Aralık operasyonları "Eğer 25 Aralık darbe girişimi başarılı olsaydı, "Selam Terör Örgütü" diye uydurdukları hayali bir şemanın içine, bizleri de sizleri de dahil edip inanın derdest edeceklerdi. Kendi iktidarlarını tehdit eden kim varsa, yargı ve emniyet içindeki uzantılarıyla onlara çok ağır zulüm uygulayacaklardı" diyen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Allah'a hamdolsun oyunları bozuldu. Hesapları bozuldu. Şu anda da başka hesaplar içindeler. Bakın cumhurbaşkanlığı seçimleri için bir kez daha şer ittifakını kurdular. Karşımızda dizilenlere baktığınızda eski Türkiye'nin karanlığını özleyen tüm aktörleri görürsünüz. Orada darbeciler var. Orada on yıllar boyunca bu ülkenin inançlı kesimlerine zulüm edenler var. Orada kimlikleri, kültürleri, tüm farklılıkları inkar eden, özgürlükleri kısıtlayanlar var. Orada Filistin davasına ihanet eden, Ortadoğu'daki mazlumların çığlığına kulak tıkayan vicdansızlar var. Soruyorum, Kılıçdaroğlu hadi bakalım İsrail'i kınasana. Esed'i kınasana. Esed'le beraber resim çektiren senin adamların. İsrail ile beraber birlikte hareket eden senin adamın. Orada terör örgütleri var. Orada ihanet şebekeleri var." Erdoğan, işte onun için 10 Ağustos'un son derece önemli olduğunu, 10 Ağustos'ta eski Türkiye ile yeni Türkiye arasında bir seçim yapılacağını vurguladı. Karanlık ile aydınlık arasında 10 Ağustos'ta bir tercih yapılacağını ifade eden Erdoğan, sözlerini şöyle tamamladı: "İnşallah yeni Türkiye kazanacak. İnşallah aydınlık kazanacak. Şunu da samimiyetle ifade etmek isterim ki, eğer kazanırsak, 10 Ağustos'ta uzun yıllar birlikte mücadele verdiğiniz bir kardeşiniz, içinizden biri cumhurbaşkanı seçilecek. 12 yıllık mücadele sizin desteğinizle, sizin hayır dualarınızla, sizin gayretlerinizle bugünlere ulaştı. İnşallah halkın seçtiği ilk cumhurbaşkanı da sizin aşkınızın bir eseri olacak. Ama bu bir dava aşkıdır. Bu davayı, bu hareketi bugünlere ulaştıran Rabbime bir kez daha hamdediyorum. Bu kadim davaya asırlar boyunca hizmet vermiş, emek vermiş, ahirete intikal etmiş herkesi bir kez daha rahmetle yad ediyor, yaşayanlara şükranlarımı ifade ediyorum. 1 Temmuz'da adaylığım açıklandığında da ifade etmiştim, bu bir veda değil, bu bir bitiş, bir kapanış değil. Bu inşallah ülkemiz için, milletimiz için, bayrağımız için yeni bir Fatiha, yeni bir açılış olacaktır. Bu yeni süreçte de yine hep bir arada olmaya, her fırsatta muhabbet etmeye devam edeceğiz." Programdan notlar Program sonunda İstanbul Dostluk Derneği Başkanı Ahmet Aluç, Erdoğan'a, Cumhurbaşkanlığı forsunun işlendiği bir plaket hediye etti. Plaket için teşekkür eden Erdoğan, "12. Cumhurbaşkanı kim seçilirse ona takdim edeceğiz" dedi.  Konuşmasının ardından vatandaşların yanına giden Erdoğan, bir masaya oturarak, oradakilerle sohbet etti. İftara, Başbakan Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, AK Parti İstanbul İl Başkanı Aziz Babuşcu ile sanatçı Bülent Ersoy da katıldı.  
Cumhurbaşkanı Adayımız ve Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın Gündemdeki Değerlendirmeleri

Cumhurbaşkanı adayı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "Eskinin manasız yasaklarını tek tek kaldırdık. Kısıtlamaları, yasakları, kaldırdık, inançların, değerlerin, ifade özgürlüğünün, kimlik ve kültürlerin var olma özgürlüğünün önünü açtık" dedi.

Başbakan Erdoğan, İstanbul Dostluk Derneği'nin Yenikapı Şehir Parkı'nda düzenlenen iftarındaki konuşmasına, "Mübarek ramazan akşamında bizi bir araya getirdiği için İstanbul Dostluk Derneği'ne şükranlarımı sunuyorum. Bu buluşma vesilesiyle birlikte yol yürüdüğümüz, mücadele verdiğimiz, dava arkadaşlığı yaptığımız, bugün ahirete intikal etmiş olan kardeşlerimizi, ağabeylerimizi, özellikle de değerli hocamız, başbakanlarımızdan Prof. Dr. Necmettin Erbakan'ı rahmetle, minnetle yad ediyorum, mekanları inşallah cennet olsun, Allah onlardan razı olsun diyorum" sözleriyle başladı.

İftarda bulunan birçok kişiyle çok uzun yıllar yan yana, omuz omuza mücadele verdiklerini, gençlik kolları teşkilatlarında, ilçe başkanlıklarında, il başkanlıklarında, İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nde, 12 yıl içinde hükümette beraber yol yürüdüklerini anlatan Erdoğan, metotlarda, usullerde kimi zaman farklılıklar olsa da her zaman aynı kadim davanın, aynı hedef ve ideallerin yolcuları olduklarını söyledi.

Erdoğan, AK Parti'nin 12 yıl 11 ay önce 14 Ağustos 2001'de kurulduğunu hatırlatarak, şöyle devam etti:

"AK Parti, yeni bir parti olsa da çok zengin bir medeniyet birikiminin, kararlı bir siyasi mücadele geleneğinin üzerine inşa edildi. Bugün birlikte olsak da olmasak da her bir kardeşimin, bu medeniyet birikiminde ve siyasi mücadele geleneğinde mutlaka az ya da çok katkıları oldu. Biz Allah'a hamdolsun hiçbir zaman aslını inkar edenlerden, tarihini unutanlardan, özellikle köklerine sırtını dönenlerden olmadık. Bu dava, Selçuklu'yla başlayan, asırlar boyunca 3 kıta üzerinde adalet mücadelesi veren, bugüne onurlu ve dimdik şekilde ulaşan, inşallah heyecanla da geleceğe yürüyen bir davadır. Biz bu büyük, bu kadim davanın sadece neferleriyiz. Bizden öncekilerden bir emanet devraldık. O emanetin hakkını vermeye çalıştık, çalışıyoruz. İnşallah vakti, zamanı gelince de bu emaneti ehlilerine teslim edeceğiz."

Büyüklerinden "ben" değil, "biz" demeyi, şahsi hırsları törpülemeyi, kibri ayaklar altına almayı, nefsi değil, davayı öne çıkarmayı öğrendiklerini dile getiren Erdoğan, "Bütün mücadele hayatımız boyunca da gençlere bu terbiyeyi aşılamanın gayreti içinde olduk. Şu anda gençlerimize baktığımızda gayretlerimizin hamdolsun boşa gitmediğini görüyoruz. İstanbul'da mücadeleye başladığımızda, deyim yerindeyse bir avuç genç, ama bir avuç inançlı genç, çok çalıştık, çok gayret gösterdik, hem kemiyetin çoğalmasını hem de keyfiyetin derinleşmesini sağladık. Hak vaki olup, fani aleme gözlerimizi yumduğumuzda, inşallah gözlerimiz arkada kalmayacak; arkadan çığ gibi inançlı, terbiyeli, donanımlı, birikimli, cesur gençlerin geldiğini görmenin memnuniyeti içinde inşallah huzurlu kalp ile fani aleme veda edeceğiz" diye konuştu.

Cumhurbaşkanı adayı Erdoğan, kendilerinden önceki nesillerin çok zor şartlar altında mücadele verdiğini ifade ederek, "Tek parti zulmünün ülkeyi kasıp kavurduğu, inançların, değerlerin baskılar altına alındığı dönemlerde yaşadılar. Ezanın Türkçe okunmaya zorlandığı, Kur'an'a giden, camilere giden yolların kapandığı, inançlarla birlikte kültürlerin, kimliklerin, her türlü ifade özgürlüğünün kısıtlandığı bir baskı döneminden geçtiler. Hiçbir zaman yılgınlığa düşmediler, yeise kapılmadılar, ümitsiz olmadılar, mütevazı şartlarda ama son derece samimi şekilde, inançla mücadeleyi sürdürdüler" dedi.

"Zirveye ulaşmaktan daha zor olan, zirvede tutunabilmektir"

Kendi nesillerinin, önceki nesle göre biraz daha iyi şartlarda olsa da zor dönemlerden geçtiğini belirten Erdoğan, şunları söyledi:

"Değerlerin baskı altında olduğu dönemleri bizler de yaşadık, özgürlüklerin kısıtlandığı dönemlerden geçtik. Siyasi mücadelemizin her vasıta ile engellendiği, hatta partilerimizin kapandığı günleri gördük. Gençlerin sokaklarda birbiriyle çatıştırıldığı, darbelerin ülke üzerine karabasan gibi çöktüğü yılları tecrübe ettik. Bizden önceki nesiller gibi biz de umudumuzu kaybetmedik, yılmadık, yıkılmadık ve mücadeleyi sürdürdük. Bütün engelleri aşmış, dikensiz bir gül bahçesine ulaşmış değiliz; hiç kuşkusuz eskiye göre çok farklı, çok ileri bir yerdeyiz. Eskinin manasız yasaklarını tek tek kaldırdık. Kısıtlamaları, yasakları kaldırdık, inançların, değerlerin, ifade özgürlüğünün, kimlik ve kültürlerin var olma özgürlüğünün önünü açtık. Farklı bir Türkiye olabileceğini, geçmişten farklı bir Türkiye'nin, 77 milyonun kardeş olduğu bir Türkiye'nin inşa edilebileceğini herkese gösterdik, ancak kazanımlarımızı muhafaza etmek, takdir edersiniz ki onları elde etmekten daha zordur. Zirveye ulaşmaktan daha zor olan, zirvede tutunabilmektir."

Erdoğan, Şeyh Edebali'nin "Yüksekte yer tutanlar, aşağıdakiler kadar emniyette değildir" sözlerine atıfta bulunarak, "Bizim şu anda asla rehavete kapılmadan, asla gevşemeden, hem kazanımlarımızı muhafaza etmemiz hem de bu kazanımlara yenilerini eklememiz gerekiyor. Zira biz nasıl bir inançla çalışıyorsak, Türkiye'de ve dünyada hasımlarımız da o kadar hırsla çalışıyorlar. Biz yeni bir Türkiye aşkıyla nasıl mücadele veriyorsak, eski Türkiye'yi özleyenler de o kadar hırsla çalışıyorlar."

Kaybeden tüm Türkiye olacaktı

Erdoğan, aralık ayında hükümete yönelik ciddi bir saldırı girişimi yaşadıklarını, 17 ve 25 Aralık'ta yolsuzluk bahanesi altında hükümetlerine yönelik bir darbe gerçekleştirilmek istendiğini belirterek, "Eğer başarılı olsalardı inanın kaybeden sadece AK Parti değil, sadece hükümetimiz değil, davamız olacaktı, mücadelemiz olacaktı. Kaybeden tüm Türkiye olacaktı" ifadelerini kullandı.

Bu saldırıyı gerçekleştirenleri en az kendisi kadar milletin de tanıdığını dile getiren Erdoğan, bu saldırıyı gerçekleştirenlerin AK Parti'nin siyaset mücadelesini her fırsatta engellemeye çalışanlar olduğunu söyledi.

Erdoğan, bu saldırıyı gerçekleştirenlerin partileri kapatan, kendilerini tahkir eden, hor gören, her türlü denklemin dışına atmaya çalışan zihniyet olduğunu ifade ederek, şunları kaydetti:

"Daha da vahimi, bu sadırıyı gerçekleştirenler cemaat görüntüsü altında vatanına ihanet şebekesi kurmuş bir örgüttü. En az benim kadar sizler de bu örgütü çok yakından biliyor ve tanıyorsunuz. 1980'de gittiler askeri müdahaleyi desteklediler. Darbecilere övgüler düzdüler. 1990'larda başörtüsü mücadelesinin karşısında oldular. 28 Şubat'ta darbecilerin yanında yer alıp, imam hatip okullarının kapatılmasını desteklediler. Dönemin Erbakan hükümetine, 'beceremediniz artık bırakın' diyecek kadar, darbecilerle aynı dili kullanacak kadar maalesef vefasız oldular. İşte son birkaç yıl içinde de bu örgütün ne kadar nankör, ne kadar kaypak ve ne kadar ihanet içinde olduğunu tecrübe ettik."

"Onların nasıl bir hesabı varsa, Allah'ın da milletin de bir hesabı var"

Başbakan Erdoğan, bu örgütün sadece AK Parti'ye değil, kendileri dışındaki her fikre, her oluşuma, her hayırlı mücadeleye hasım olduklarını vurgulayarak, bunların hayırda yarışmak yerine, çelme takmayı tercih ettiklerini, kendileri dışındaki her hareketi yok saydıklarını ve yok etmek istediklerini aktardı.

"Onların nasıl bir hesabı varsa, Allah'ın da bir hesabı var, milletin de bir hesabı var" diyen Erdoğan, söz konusu örgütün hesaplarının duvara çarptığını, bir kristal vazo gibi parçalandığını dile getirdi. 

Erdoğan, söz konusu örgütün ne olduklarının, neye hizmet ettiklerinin, neyi hedeflediklerinin görüldüğünü vurgulayarak, konuşmasına şöyle devam etti:

"Maskeler düştü. Gerçek yüzleriyle tanıştık. Tekrar ediyorum, bunların meselesi benim şahsımla, ailemle, yol arkadaşlarımla, partimizle ya da hükümetimizle değil. Bunların meseleleri bizimle olduğu kadar sizinledir, milletledir. Çünkü bunlar ulusal güvenliğimizi tehdit eden unsurlardır. Bunların her hayırlı işle sorunları oldu ve bugün de var."

Hopa'da İHH'ya saldırı

Cumhurbaşkanı adayı ve Başbakan Erdoğan, dün Artvin'in Hopa ilçesinde, iftar için hazırlık yapan İnsan Hak ve Hürriyetleri İnsani Yardım Vakfı ekibi ve vakfa ait iftar tırının, bir grubun saldırısına uğramasıyla ilgili olarak da şunları söyledi:

"İnsani Yardım Vakfı, Hopa'da yoksullar için bir iftar hazırlığı yaparken bir kısım vandallar, bir kısım alçaklar yardım kuruluşunun çalışanlarına saldırdı ve onları darp etti. Bu saldırganları biz zaten tanıyoruz. Aynı durumu benim Hopa mitingimde de bana yaptılar. Onların nereden beslendiğini, nereye hizmet ettiğini biliyoruz. Ama işte bu örgütün medyası, bu Pensilvanya'nın medyası çıktı, bu saldırının arkasında durdu. Eğer görmeyen varsa ben burada bir kez daha hatırlatmak isterim. Pensilvanya'nın bu kuruluşa olan kini, bu yardım teşkilatının İsrail'e verdiği rahatsızlıktan dolayıdır. İsrail, Pensilvanya... Pensilvanya'nın İsrail'e karşı bir açıklamasını duydunuz mu? Duyamazsınız. Ne demek istediğimi anlıyorsunuz değil mi? İsrail'in Mavi Marmara'dan dolayı bu yardım teşkilatına kini var. Pensilvanya'nın da aynı sebeple bu kuruluşa kini var. Ne diyordu, 'Otoriteden izin almalılardı'. Otorite kim, güneydeki sevdikleri mi, yoksa biz mi? Eğer otorite Türkiye'de bizsek biz zaten izni verdik. Ama onlara göre İsrail."

Erdoğan, bu yardım vakfının aynı şekilde Filistin, Suriye, Irak, Somali, Afganistan, Açe, Myanmar, Patani gibi bölgelerde ve Afrika içlerinde, ölümü göze alarak yaptığı yardımların da söz konusu örgütü rahatsız ettiğini vurgulayarak, Hopa'daki saldırının arkasında durmalarının da bundan kaynaklandığını söyledi.

17 ve 25 Aralık operasyonları

"Eğer 25 Aralık darbe girişimi başarılı olsaydı, "Selam Terör Örgütü" diye uydurdukları hayali bir şemanın içine, bizleri de sizleri de dahil edip inanın derdest edeceklerdi. Kendi iktidarlarını tehdit eden kim varsa, yargı ve emniyet içindeki uzantılarıyla onlara çok ağır zulüm uygulayacaklardı" diyen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Allah'a hamdolsun oyunları bozuldu. Hesapları bozuldu. Şu anda da başka hesaplar içindeler. Bakın cumhurbaşkanlığı seçimleri için bir kez daha şer ittifakını kurdular. Karşımızda dizilenlere baktığınızda eski Türkiye'nin karanlığını özleyen tüm aktörleri görürsünüz. Orada darbeciler var. Orada on yıllar boyunca bu ülkenin inançlı kesimlerine zulüm edenler var. Orada kimlikleri, kültürleri, tüm farklılıkları inkar eden, özgürlükleri kısıtlayanlar var. Orada Filistin davasına ihanet eden, Ortadoğu'daki mazlumların çığlığına kulak tıkayan vicdansızlar var. Soruyorum, Kılıçdaroğlu hadi bakalım İsrail'i kınasana. Esed'i kınasana. Esed'le beraber resim çektiren senin adamların. İsrail ile beraber birlikte hareket eden senin adamın. Orada terör örgütleri var. Orada ihanet şebekeleri var."

Erdoğan, işte onun için 10 Ağustos'un son derece önemli olduğunu, 10 Ağustos'ta eski Türkiye ile yeni Türkiye arasında bir seçim yapılacağını vurguladı.

Karanlık ile aydınlık arasında 10 Ağustos'ta bir tercih yapılacağını ifade eden Erdoğan, sözlerini şöyle tamamladı:

"İnşallah yeni Türkiye kazanacak. İnşallah aydınlık kazanacak. Şunu da samimiyetle ifade etmek isterim ki, eğer kazanırsak, 10 Ağustos'ta uzun yıllar birlikte mücadele verdiğiniz bir kardeşiniz, içinizden biri cumhurbaşkanı seçilecek. 12 yıllık mücadele sizin desteğinizle, sizin hayır dualarınızla, sizin gayretlerinizle bugünlere ulaştı. İnşallah halkın seçtiği ilk cumhurbaşkanı da sizin aşkınızın bir eseri olacak. Ama bu bir dava aşkıdır. Bu davayı, bu hareketi bugünlere ulaştıran Rabbime bir kez daha hamdediyorum. Bu kadim davaya asırlar boyunca hizmet vermiş, emek vermiş, ahirete intikal etmiş herkesi bir kez daha rahmetle yad ediyor, yaşayanlara şükranlarımı ifade ediyorum. 1 Temmuz'da adaylığım açıklandığında da ifade etmiştim, bu bir veda değil, bu bir bitiş, bir kapanış değil. Bu inşallah ülkemiz için, milletimiz için, bayrağımız için yeni bir Fatiha, yeni bir açılış olacaktır. Bu yeni süreçte de yine hep bir arada olmaya, her fırsatta muhabbet etmeye devam edeceğiz."

Programdan notlar

Program sonunda İstanbul Dostluk Derneği Başkanı Ahmet Aluç, Erdoğan'a, Cumhurbaşkanlığı forsunun işlendiği bir plaket hediye etti. Plaket için teşekkür eden Erdoğan, "12. Cumhurbaşkanı kim seçilirse ona takdim edeceğiz" dedi. 

Konuşmasının ardından vatandaşların yanına giden Erdoğan, bir masaya oturarak, oradakilerle sohbet etti.

İftara, Başbakan Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, AK Parti İstanbul İl Başkanı Aziz Babuşcu ile sanatçı Bülent Ersoy da katıldı.

 

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve 19mayisgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.