ÂSIM’IN NESLİ İÇİN ÇALIŞMA ZAMANI

Kayhan; “Bizler istiyoruz ki, Geleceğimizin teminatı olan genç nesiller bugünlere hangi zorlukları aşarak geldiğimizi bilsin. Anadolu insanının o destansı mücadelesini her daim hatırlasın. Gençler “Asım’ın Nesli” özlemiyle yaşamış Büyük Şairi tanısın ve yaşadığı hayatı kendilerine örnek alsın” dedi.

İstiklal Marşı’nı kabul edildiği dönemin şartlarına da değinen Seyit Ahmet Kayhan sözlerine şöyle devam etti: “Yunan ordularının Anadolu içlerine kadar yayıldığı, Sevr Antlaşması’nın imzalandığı, cephelerden çeşitli haberlerin geldiği, Millî Mücadele’nin ve meclisin en heyecanlı aylarının yaşandığı bir sırada İstiklâl Harbi'nin milli bir ruh içerisinde kazanılması imkânını sağlamak amacıyla gündeme gelen İstiklâl Marşı için Maarif Vekaleti (Milli Eğitim Bakanlığı), 1921'de bir yarışma düzenlemiş, söz konusu yarışmaya toplam 724 şiir katılmıştır. Kazanana para ödülü konduğu için önce yarışmaya katılmak istemeyen Burdur Milletvekili Mehmet Âkif Ersoy, Maarif Vekili Hamdullah Suphi'nin bu şartın Âkif Bey için kaldırılabileceğini ifade etmesi üzerine Mehmed Âkif Tâceddin Dergâhı’nda bir süreden beri üzerinde çalışmakta olduğu eserini tamamlar ve Maarif Vekâleti’ne gönderir. Bu arada İstiklâl Marşı, “Kahraman Ordumuza” ithafıyla ilk defa Sebîlürreşâd Dergisinde 17 Şubat1921’de yayımlanır.

Yapılan elemeler sonucu Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin 12 Mart 1921 tarihli oturumunda, Mehmet Âkif'in yazdığı İstiklal Marşı coşkulu alkışlarla kabul edilmiştir. Mecliste İstiklâl Marşı'nı okuyan ilk kişi dönemin Milli Eğitim Bakanı Hamdullah Suphi Tanrıöver olmuştur” dedi.

Milli Mücadele’nin en çetin günlerinde yazılan İstiklâl Marşı, Mehmed Âkif’in de aynı duyguları yoğun olarak yaşadığı günlerinin mahsulü olmuştur. Onunla ilgili hâtıralarda şairin, Tâceddin Dergâhı’ndaki odasında zaman zaman vecd ve istiğrak haline geldiği ifade edilmektedir. Mehmed Âkif o günlerin aziz anısına binaen İstiklâl Marşı’nı Safahat’ına almamış, ‘O benim değil milletimindir’ diyerek büyük bir kadirşinaslık örneği göstermiş ve son günlerinde hasta yatağında, ‘Allah bu millete bir daha İstiklâl Marşı yazdırmasın’ diyerek de ne büyük felaketlerin eşiğinden döndüğümüzü bir kere daha bizlere hatırlatmıştır.

Evet, şimdi Milli Şairimizin Safahat’ında zikrettiği “Asım’ın Nesli” için çalışma zamanı, şimdi ‘Yeni Türkiye’ için çalışma zamanı…”