İLÇE MÜFTÜSÜ’NDEN KADINLAR GÜNÜ MESAJI

İslam Dini gelmeden önceki toplumlardaki kadın anlayışına bir göz attığımızda şunları görürüz:

Yahudilikte bazı gruplar kız çocuklarını hizmetçi olarak görür, babasının onu satma hakkı olduğunu kabul eder, koca boşama hakkını istediği şekilde kullanır, onların anlayışına göre Adem Peygamberin Cennetten çıkarılmasına eşinin sebep olduğuna inanılır, özel hallerinde kadınlarla bir arada oturmazlar, onlarla bir arada yemek yemezlerdi.

Hıristiyanlıkta ise toplumdaki bozulmanın, fitnelerin sebebi olarak kadınlar görülür, insan nefsine şeytanı kadının musallat ettiğine inanılır, kadınların ruhları olup olmadığı hususu ciddi ciddi tartışılırdı.

Oysa İslam Dini Kadına, kız çocuklarına hak ettiği değeri vermiştir. Kız çocuğu sahibi olmanın bir üzüntü sebebi olamayacağını, yaratılış bakımından erkekle kadın arasında fark olmadığını, ibadet noktasında eşit olduklarını, kadınlara iyi davranılması gerektiğini, onların eğitim noktasında erkeklerden farkı olmadığını, rastgele erkek tarafından boşanmalarının uygun olmadığını, mirastan pay hakları olduğunu, kendilerine ait mal varlıklarında tasarruf haklarının olduğunu ve düşünce özgürlüklerinin olduğunu belirtmiştir.

İslam’ın kadına verdiği değeri daha iyi anlamak için Kur’an’ın yaşayan örneği olan Peygamber Efendimizin eşlerine nasıl davrandığına yakından bakmak gerekiyor:

Peygamberimiz Mükemmel bir eştir.

Hz. Aişe diyor ki, “Allah Rasulü’nün hiçbir hanımına hatta hizmetçiye dahi vurduğunu görmedim…..” Peygamber Efendimizin bu özelliğini eşine şiddet uygulayanların iyi anlaması gerekmektedir.

Peygamberimiz hanımlarına zaman ayırırdı.

Hz. Aişe anlatıyor;

“Allah Rasulü kısa bir süre de olsa her akşam mutlaka bütün eşlerine zaman ayırır, onlarla görüşür, onlara ilgi ve alaka gösterirdi”

Peygamberimiz evde ev işleri yaparak hanımlarına yardım ederdi.

Birisi Hz. Aişe’ye “Allah Rasulü evde ne yapardı” diye sormuş, Hz. Aişe:

“Ayakkabılarını tamir eder, elbisesinin söküğünü diker, koyunları sağar, elbisesinin tozunu silkelerdi” diye cevap vermiştir.

Peygamberimiz hanımlarıyla sohbet ederdi. Enes. b. Malik şöyle diyor:

“Allah Rasulü geceyi yanında geçireceği hanımının yanına varınca diğer hanımlarını da oraya çağırırdı. Onlarla sohbet ederdi.”

Peygamberimiz eşi ile birlikte ibadet ederdi. Sevde annemiz bir gece Peygamberimizle birlikte namaz kılmış, kilosu fazla olduğu için zorlanmış ve şöyle demiştir:

“Ya Rasulallah! Bu gece senin arkanda namz kıldım, rukuda çok fazla kaldın, burnum kanayacak zannettim.” Peygamberimiz eşinin bu anlatışını dinleyince tebessüm etmiştir.

Peygamberimiz eşi ile spor yapardı.

Hz. Aişe annemiz anlatıyor:

“Bir Allah Rasulü ile yarış yaptık. Ben onu geçtim. Bir süre sonra tekrar yarış yaptık, bu sefer o beni geçti ve dedi ki: Ya Aişe! Bu daha önceki yarışın rovanşıdır.”

Peygamberimiz eşine şaka yapardı ama yaptığı şakalarda asla yalan olmazdı.

Hz. Aişe anlatıyor:

“Veda haccına giderken Peygamberimizin ihramına (Dikişsiz beyaz örtü, iki parça olup bir kısmı belden aşağı, bir kısmı da belden yukarı örtülür) kendi ellerimle koku sürdüm. Kendim de koku süründüm. Kaha (Yer ismi) denilen yere gelince benim üzerime sürdüğüm sarı koku yüzüme aktı. Beni bu halde gören Allah Rasulü:

-Şimdi rengin ne kadar güzel oldu ey Kumralcık! buyurarak benimle şakalaştı.”

Peygamberimiz eşine sevgisini gösterirdi. Amr b. As bir gün Allah Rasulüne: “Ya Rasulallah! İnsanlardan en fazla kimi seviyorsunuz? diye sordu. Peygamberimiz.

-Aişe’yi dedi,

-Erkeklerden kimi? diye sordu.

-Babasını (Ebu Bekir’i) diye cavap verdi.

İşte Peygamberimizin kadınlara, eşlerine davranışı böyleydi. Senenin sadece bir gününde (8 Mart) kadınları hatırlamakla kadın hakları yerine getirilmiş olmaz. Rabbim cümlemize hayatının her safhasında kadınlara, eşlerine, kız çocuklarına iyi davranmayı nasib eylesin” dedi.